MAHKEMESİ : ANKARA 3. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 23/12/2010NUMARASI : 2009/161-2010/1622Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 774 parsel sayılı taşınmazı boşanma davasının yargılaması sırasında kendisine tahsisi edildiğinden bahisle davalının kullanmaya devam ettiğini, boşanma kararının kesinleşmesi nedeniyle davalının kullanımının haklı ve geçerli bir sebebinin bulunmadığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisilde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar taraflar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incedendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 774 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait bulunduğu, taraflar arasında görülen boşanma davası sırasında taşınmazın davalıya tahsis edildiği ve Ankara 5. Aile Mahkemesinin 19.10.2006 günlü, 2004/167 esas, 2006/1078 sayılı kararıyla tarafların boşanmalarına karar verildiği ve 18.02.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Davacı, boşanma davası sırasında çekişme konusu taşınmazın davalıya tahsisine ilişkin kararın, boşanma kararının kesinleşmesiyle dayanağının kalmadığını, davalının, taşınmazı haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Bilindiği gibi, HUMK.nun 74-75 ve 76. maddelerinden çıkan anlam ve sonuca göre, hakim davacının bildirdiği maddi olay ve netice-i taleple bağlı ise de, cereyan eden maddi olayda hangi hukuki sebebin nazara alınacağını ,diğer bir deyişle hukuksal nitelemeyi yapmak ve olaya uygulanacak yasa maddesini bularak uygulamak hakimin yetkisi gereğidir. O kadar ki, hukuki neden yanlış ya da hiç gösterilmemiş olsa bile mahkemece, uygun hukuki neden bulunarak ona göre bir karar verilmesi gerektiği tartışmasızdır.Somut olaya yukarıdaki ilkeler uyarınca bakıldığında, davacının, mülkiyet hakkına dayanarak, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği ile eldeki davayı açtığı, isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 2. kitabının 2. kısım, dördüncü bölümünde düzenlenen eşler arasındaki mal rejimleri ile bir ilgisinin bulunmadığı, dolayısıyla 18.01.2003 tarihinde yayımlanıp aynı tarihte yürürlüğe giren 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince kurulan Aile Mahkemesi tarafından değil;Genel Mahkemelerce çözüme kavuşturulması gerekeceği tartışmasızdır.Hal böyle olunca; görev yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesis edilmesi doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenle HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.