MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/10/2007NUMARASI : 2006/44-2007/563Taraflar arasında görülen davada;Davacı, dava konusu 633 ada 14 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, kat mülkiyeti kurulmayan taşınmazda fiili taksime göre 2.kat 4 nolu dairesinin satışı için davalılardan N.’la anlaştıklarını, buna rağmen davalıların taşınmaza haksız olarak elattıklarını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.Davalılardan N., taşınmazda paydaş olduğunu, taşınmazın kendisine yüklenici tarafından teslim edildiğini belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı davaya karşı beyanda bulunmamıştır.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalılardan N.yönünden Küçükçekmece 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/1928 Esas sayılı davası ile elatmanın önlenmesine karar verildiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacının payına yönelik N.’in elatmasının önlenmesi ile ecrimisil talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı N.vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 3.6.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat N. K. geldi,davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi,yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davalı N. bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 633 ada 14 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, taraflarla birlikte dava dışı kişilerin taşınmazda paydaş bulundukları ve üzerinde kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmamış bina bulunduğu anlaşılmaktadır.Öyleyse taraflar arasındaki çekişmenin TMK’nun 688 vd. md.lerinde öngörülen paylı mülkiyet hükümlerinin uygulanması suretiyle çözüme kavuşturulacağı açıktır.ilindiği üzere,paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince;yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde mahkemece yapılan incelemenin ve araştırmanın hüküm vermeye yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.böyle olunca, taşınmazda tüm paydaşları kapsayacak nitelikte aralarında harici bir taksim olgusunun bulunup bulunmadığı, böyle bir harici taksim yok ise, aynı şekilde tüm paydaşları kapsar nitelikte aralarında taşınmazın kullanımı itibarıyla fiili bir durum yaratılıp yaratılmadığının, bu olgunun dahi bulunmadığının anlaşılması halinde davacı bakımından intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin duraksamaya yer vermeyecek nitelikte açıklığa kavuşturulması, hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hüküm açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428.md. gereğince BOZULMASINA,13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına ,alınan peşin hacrın temyiz edene geri verilmesine,3.6.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.