MAHKEMESİ : KAHTA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/03/2013NUMARASI : 2008/103-2013/441Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı Bedir vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.01.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat S.. Ö.. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı H.. B.. vekili Avukat, davalı M..Ü..S.. gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava; ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil ile ecrimsil isteklerine ilişkindir.Davacı, davalılar tarafından mirasbırakanı A..E..'un, dava konusu 9, 11, 33 ve 71 parsel sayılı taşınmazlardaki payının satış işlemiyle üçüncü şahışlara temlikinin sağlandığını; mirasbırakanın, akit tarihinde ehliyetsiz olması nedeniyle yapılan işlemin geçersiz olduğunu; ayrıca, davalıların, mirasbırakandan kalan 49 ve 100 parsel sayılı taşınmazlarıda ekip, biçtiklerini ileri sürerek, 9, 11, 33 ve 71 sayılı parseller yönünden tapu iptali ve mirasçılar adına tescili ile 9, 11, 33 ve 71 sayılı parsellerle birlikte 49 ve 100 sayılı parseller için ecrimisil isteğinde bulunmuştur.Davacı vekili, duruşmada, dava dilekçesinde sehven 133,134,162 ve 150 parsel sayılı taşınmazları eklemeyi unuttuklarını, bunları eklediklerini beyan etmiştir.Davalı M..Ü..; dava konusu taşınmazların annesinden kaldığını, bu parsellerde davacı Hamse'nin de miraspayı bulunduğunu, davacının payı kadar yerin adına tescilini kabul ettiğini; ancak, dava konusu parsellerin tamamını diğer davalı Bedir'in kullanması nedeniyle ecrimisil talebini kabul etmediğini beyan etmiştirDavalı Bedir; davaya yanıt vermemiştir.Mahkemece, dava konusu 9,11, 33 ve 71 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakan Ayşe 'nin payının 07.08.2001 tarihinde davalı Mehmet Üryan'a satış yoluyla temlik edildiği tarihte akıl hastalığı nedeniyle kısıtlandığı, kısıtlanma tarihinden sonraki bir tarihte yapmış olduğu taşınmaz satışının ehliyetsizlik sebebiyle geçersiz olduğu, dava konusu yapılan bütün parsellerin davalılardan Bedir tarafından kullanıldığı,davacının 9, 11, 33 ve 71 sayılı parseller yönünden davalı Bedir tarafından davacının yararlanmasına engel olunarak müdahalede bulunulduğu gerekçesiyle, davaya sonradan eklenilen ve davayı genişletme niteliğinde bulunan ve davalı tarafından muvafakat edilmeyen 133,134,150 ve 162 parseller yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu 9,11 ,33 ve 71 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, 9, 11, 33 ve 71 parsel sayılı taşınmaz için davacının hissesine davalılar tarafından yapılan haksız müdahalenin önlenmesine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan A..E..un, 22.02.2002 tarihinde öldüğü, geriye, davacı kızı Hamse, davalı oğlu M..Ü.. ile dava dışı çocukları İmmihan, Ayten ve Hayriye'nin mirasçı olarak kaldığı, davalı Bedir'in mirasçı olmadığı; mirasbırakan Ayşe'nin, Adıyaman Sulh Hukuk Mahkemesinin 1.10.1997 tarihli, 1997/411 Esas, 1997/435 karar sayılı kararıyla akıl hastalığı bulunduğu gerekçesi ile kısıtlandığı, kısıtlandıktan sonra mirasbırakanın bizzat dava konusu 9,11,33 ve 71 parsel sayılı taşınmazlardaki payını 07.08.2001 tarihli resmi akitle davalı M..Ü..'a satış yoluyla temlik ettiği, M..Ü..'ın da, dava konusu 11 ve 33 sayılı parsellerde edindiği payı davalı Bedir'e; 9 ve 71 sayılı parsellerdeki edindiği payı davadışı Ahmet Şahin'e sattığı, bilahare yapılan satış işlemleri sonucu 9 ve 71 sayılı parsellerdeki payın dava dışı Mehmet Seçilmiş adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre davada, tapu iptal ve tescil isteği yönünden ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayanıldığı, terekeye iade isteği ile eldeki davanın açıldığı, davaya konu 11 ve 33 sayılı parsellerin kayıt maliki olan davalı Bedir'in mirasçı olmayıp üçüncü kişi konumunda bulunduğu, terekenin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu açıktır.Bilindiği üzere, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 701.-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK'nin 701. maddesinde (... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkeyetindende ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.TMK'nin 702/2. maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne varki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarihli l982/3-2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. O halde, mirasbırakan A..E..'un ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve davaya katılmayan mirasçılarının bulunduğu gözetilerek, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine TMK'nin 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, davada elatmanın önlenmesi isteği bulunmadığı hâlde, elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasıda isabetsizdir.Öte yandan, davaya konu 9 ve 71 sayılı parsellerde mirasbırakanın payının yapılan satış işlemleri sonucu dava dışı M..S.. adına kayıtlı olduğu, davalılar adına kayıtlı bulunmadığı sabit olduğu halde, tapu iptal ve tescil davasının kayıt malikine karşı açılması gerektiği gözetilmeksizin, anılan parsellerin de kabul kapsamına alınması doğru değildir.Davalı Bedir vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yerolmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 20.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.