MAHKEMESİ : BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/06/2014NUMARASI : 2013/911-2014/651Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanlarından intikal eden 2386 ada, 6 parsel sayılı taşınmazın tamamının 17.1.1985 tarihinden bu yana davalı tarafından kullanılmakta olduğunu, 12.2.1986 tarihinde keşide edilen ihtarnameye rağmen kendilerine payları oranında herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem için 11.900,00-TL ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, maddi yönden kendisine yardımcı olmak amacıyla davacıların murisi Ali'nin dava konusu taşınmazı kullanmasına muvafakat ettiğini, intifadan men koşulunun gerçekleşmediğini, evi oturulabilir hale getirmek için bir kısım tadilatlar yaptığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 'bahçeli tek katlı ahşap ev ve depo' vasfındaki 2386 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tarafların mirasbırakanı Mehmet adına kayıtlı olduğu, muris Mehmet'in 1979 yılında öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları olan davalı ile davacıların murisi Ali'nin kaldıkları, Ali'nin de 19.3.2013 tarihinde öldüğü, taşınmazın uzun zamandan bu yana davalı tarafından bir kısım tadilatlar yapılmak suretiyle mesken olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.Davacıların murisi Ali 'ın 12.2.1986 tarihinde davalıya ihtarname keşide etmesinden sonra sıklıkla çekişme konusu taşınmazın satılıp bedelinin paylaşılması yönünde davalıya teklifte bulunduğu, bu hususun davalı tanık beyanı ile de sabit olduğu, bu durumda davacılar tarafından kullanıma muvafakat edilmediği ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği belirlenerek ecrimisile hükmedilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalının diğer temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine. Davalının ecrimisil hesaplama yöntemine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nin 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Öte yandan, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporunun, somut bilgi ve belgeye dayanması, tarafların ve hakimin denetimine açık olması, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, eğer arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olaya gelince; hükme esas alınan bilirkişi raporunda yukarda belirtilen ilke ve usuller dikkate alınmaksızın soyut bir takım belirlemeler ile ecrimisil hesabı yapılmış, mahkemece bu rapor esas alınarak sonuca gidilmiştir.Öte yandan, davacılar dava dilekçesinde faiz talep etmedikleri halde mahkemece, 6100 s. HMK'nun 26. maddesine aykırı olarak hüküm altına alınan ecrimisile faiz işletilmesi de isabetsizdir.Hal böyle olunca; mahkemece, yukarda belirtilen ilkeler çerçevesinde kira esasına göre somut emsaller de incelenerek, ilk dönem için (2008 yılı 9. ay) ecrimisil miktarı belirlenmesi, daha sonra bu miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere sonraki dönemler için ecrimisil tayin edilmesi, böylece hüküm vermeye elverişli ayrıntılı, denetlenebilir rapor alınması, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; hükme yeterli olmayan rapora itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi ve talep olmaksızın faize hükmedilmesi isabetsizdir. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.