Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6867 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 3102 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: RİZE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 13/03/2007NUMARASI: 2005/947-2007/175Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, paylı mülkiyet üzere olan 19 parsel sayılı taşınmazın tapuda 1/3 payının miras bırakanları N., 2/3 payının da davalı adına kayıtlı olduğunu, dava dışı yüklenici ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince taşınmaz üzerine bina yapıldığını, sözleşme gereğince bile 9 no'lu dairelerin miras bırakanına bırakıldığını, ancak 9 no'lu dairenin haksız olarak davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır. Davalı, çekişmeli dairenin sözleşme gereğince 10 no'lu daire olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile taşınmazdaki 9 no'lu daireye davalının elatmasının önlenilmesine, 4.588.-YTL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 19 parsel sayılı taşınmazda davacıların miras bırakanı N.'nin 1/3, davalı H.'nın 2/3 nisbetinde paydaş oldukları sırada dava dışı yüklenici ile 27.06.2000 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, buna göre tek numaralı bölümlerin batı tarafta kalacağı, çift numaralı bölümlerin ise doğu tarafta kalacağı belirtilerek, sözleşmenin eki olarak noterce tasdik edilmiş tarihsiz krokinin düzenlendiği, anılan krokide 1-3-5-7-9-11 ve 13 nolu bağımsız bölümlerin batıda, 2-4-6-8-10-12-14 nolu bağımsız bölümlerin ise doğu tarafta kalacak şekilde taraflarca benimsenmiş bulunduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, inşaat sözleşmesinin tarafı olan davacıların miras bırakanının ölümü ile davacıları mirasçı olarak bıraktığı görülmektedir. Davacılar, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca 4. normal kattaki 9 no'lu dairenin miras bırakanı N.'ye aidiyeti kabul edildiği halde, davalı H.'nın bu yere elatmak suretiyle tasarrufunda bulundurduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır. Mahkemece, keşfen elde edilen rapor eki kroki esas alınmak suretiyle davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Bilirkişi raporunda sözleşme eki olan tek numaralı bölümlerin yapının konumu itibariyle batıda değil, doğuda yer aldığı belirtilmiş ve buna göre sözleşme ile eki olan krokinin birbirini tutmadığına değinilmiş, ancak mahkemece de, davalının tasarrufunda bulundurduğu yerin 10 no'lu bölüm olmayıp, 9 no'lu davacıların dava konusu ettiği bölüm olduğunu bildiren rapor ve kroki hükme esas alınmıştır.Bilindiği üzere; kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesinde mimari projenin esas alınacağı ve tasdikli proje gözetilmek suretiyle çekişmenin çözüme bağlanacağı tartışmasızdır. Ne varki, mahkemece bilirkişiden elde edinen raporda mimari projeden hiç bahsedilmemiş ve uygulamada gözetilmemiştir. Kaldı ki, bilirkişi raporunda açıklanan nedenlerin sözleşme ile uyumlu olmadığı ve birbirini teyit etmediği de sabittir. O halde, böylesine bir bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının doğru olduğu söylenemez. Hal böyle olunca, öncelikle, bu konuda ihtisas sahibi üç kişiden müteşekkil bilirkişi heyeti oluşturulmak suretiyle tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda ana yapının tasdikli mimari projesinin uygulanması, kat karşılığı inşaat sözleşmeninde davacı tarafa bırakıldığı kabul edilen 9 no'lu bölümün bu projeye göre, zeminde ve eylemli durumda kime düşen yer olduğu duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, proje ile inşaat sözleşmesi ve bunun eski taksim projesinin birbirine uygunluğunun denetlenmesi, eylemli durum ile sözleşme ve eki krokinin gerçekten de birbirlerine ters düşüp düşmediğinin açıklığa kavuşturulması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden vekalet ücreti tayin ve takdiri gerekirken, keşfen saptanan ancak yargılama aşamasında harcı tamamlanmayan değer üzerinden avukatlık ücreti tayin edilmiş olması da isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.06.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.