Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6856 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3702 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: ANTALYA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 07/12/2009NUMARASI: 2009/375-2009/438Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı M.nın kayden malik olduğu tapulu taşınmazları kadastro tespitinden önce mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak erkek çocuklarına temlik ettiğini, taşınmazların çeşitli kadastral parsellere revizyon görerek imar şuyulandırması ile dava konusu 6212 ada 10 parsel sayılı taşınmazın murisin oğlu C.'nin kızı adına yine danışıklı olarak tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmazda kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalı adına kayıtlı bağımsız bölümlerin miras payı oranında iptal ve tescilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Müdahil; dava nedeniyle mağdur olduklarını bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne dair karar Dairece “…davacının miras bırakanı M.'nın kadastrodan önce tapulu taşınmazları temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu yine davalı adına oluşan sicil kaydının da, davalının 3.kişi olmayıp, murisin oğlu C.'nin kızı olduğu sonraki işlemlerinde danışıklı olduğu 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yapılan araştırma sonucu belirlenerek ayrıca "keşif tutanağı sulh anlaşması" başlıklı belgenin miras bırakanın muvazaalı olan temliklerine hukukilik kazandırmayacağı, temlike konu taşınmazlardaki haklarından feragat niteliği taşımadığı hususu benimsenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasının kural olarak doğru olduğu ancak çekişmeli taşınmazda kat irtifakı kurularak bağımsız bölümler oluştuğuna göre davacının kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince arsa malikine bırakılması gereken bağımsız bölümler üzerinde miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken bağımsız bölümler belirtilmeksizin hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığını gerekçesiyle …”bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Karar, taraf vekilleri süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.6.2010 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat B.K.ve diğer temyiz eden vekili Av.N. K. ile temyiz eden vekili Avukat G.T. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi U.Ş.tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince muvazaa olgusunun tespit edilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur. Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Ne var ki, imar parsellerinin geldiği kadastral parsellerin dayanağını teşkil eden tapu kayıtlarının incelenmesinden, bir kısım kayıtlarda, miras bırakanın oğullarının babaları dışında üçüncü kişilerden edindiği paylar da bulunduğu görülmektedir. Miras bırakandan gelmeyen diğer bir deyişle dava dışı 3. kişilerden edinilen paylar yönünden muris muvazaasından söz edilemeyeceği ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulmayacağı açıktır. Hükmüne uyulan bozma ilamında dava konusu imar parselinin geldisini teşkil eden kadastral parsellerin dayanağını teşkil eden tapu kayıtlarında davalının miras bırakanına yapılan pay temliklerinin tümünün muvazaalı olduğunun kabulü maddi hataya dayalıdır. Hemen belirtilmelidir ki, maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olması taraflara usuli kazanılmış hak oluşturmaz. Başka bir ifade ile yanılgılı ve maddi hatalı karara uyulması usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eder.Hal böyle olunca, çekişmeli imar parselinin hangi kadastral parsellerden geldiğinin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanması, saptanan kadastral parsellerin dayanak tapu kayıtlarında miras bırakandan gelmeyen payların da bulunması halinde, bu payların imar parselindeki karşılığının kabul kapsamı dışında bırakılması gerekirken, eksik inceleme ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.Öte yandan kabule göre de bozma ilamında belirtilmesine karşın kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalıya düşen bağımsız bölümlerin çekişmeye yer bırakmayacak ve denetime elverişli olacak şekilde tespit edilmesi ve bu bağımsız bölümler yönünden hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere denetime elverişli olmayacak şekilde karar verilmiş olması da doğru değildir. Tarafların, bu yöne değinen temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davalı vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının, davacıdan alınmasına, 11.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.