MAHKEMESİ : PAZAR(RİZE) 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/02/2014NUMARASI : 2011/333-2014/221Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacı, kayden paydaşı olduğu 316 parsel sayılı taşınmazı diğer paydaşlardan davalılar murisi Hilmi ’in müdahalesi nedeniyle kullanamadığını, davalılar murisi Hilmi ’in ölümünden sonra da taşınmazı davalıların kullanmaya devam ettiklerini, ortaklığın giderilmesi için dava açtığını, aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının da redle sonuçlanıp kararın kesinleştiğini, taşınmazda paydaş olduğunu davalıların kabul etmediklerini ileri sürerek payına vaki elatma nedeniyle geriye dönük 5 yıllık dönem için ıslah suretiyle ve faizi ile birlikte toplam 40.274,25 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır. Davalılar, dava konusu taşınmazda davacının payının daha az olduğunu, davacının çekişmeli taşınmazı kullanımına engel olmadıklarını, intifadan menin söz konusu bulunmadığını, davacının kötü niyetle hareket edip, miras taksim anlaşmasına uymadığını, taşınmazın mevcut hale gelmesi için büyük emek harcayıp, masraf yaptıklarını, önceye dair ecrimisil istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazı davalıların kullandığı, ortaklığın giderilmesi davasının açılması ile intifadan men koşulunun gerçekleştiği, taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davaların kapsamı ile davacının hakkını davalıların tanımadıklarının anlaşıldığı, davacının 2005/81 esas ve 2013/670 esastaki veraset belgelerindeki miras paylarına göre hesaplanan ecrimisilin hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 316 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olup, davacının, murisi Nefise ’in, davalılar murisi Hilmi ’in ve dava dışı kişilerin paydaş oldukları, davalıların davacı G.. M.. aleyhine dava konusu taşınmazla ilgili açtıkları tapu iptali ve tescil davalarının Pazar Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.11.2013 tarih, 2012/506 esas, 2013/533 karar sayılı kararı ve aynı mahkemenin 25.05.2009 tarih, 2008/219 esas, 2009/213 karar sayılı kararları ile reddedildiği, anılan kararların derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.Öte yandan; dava konusu 316 parsel sayılı taşınmazı 30-35 yıldan beri paydaşlardan olan davalılar murisi Hilmi Erten’in ve ölümüyle de mirasçıları davalıların kullandığı, davacının taşınmazda payına karşılık kullandığı bir yer olmadığı, öncesi çalılık ve ağaçlık olan taşınmazda çay ve fındık ağaçlarını davalıların ve muris Hilmi Erten’in yetiştirdiği görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)Somut olayda, paylı mülkiyet üzere olan çekişme konusu taşınmazın tamamını davalıların tasarruf ettikleri, davacının payına karşılık taşınmazda kullandığı yer olmadığı, taşınmazı kullanma isteğinin engellenmesi nedeniyle davacının Ardeşen Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/315 esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açtığı belirlenmek suretiyle ecrimisilin hüküm altına alınmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Diğer taraftan; her ne kadar hükme esas alınan mirasçılık belgesine ilişkin Ardeşen Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/81 esas, 2005/60 sayılı kararının iptali için açılmış dava mevcut ise de, eldeki davada verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmediği, davalıların dosyaya ibraz ettikleri mirasçılık belgesinde gösterilen davacının miras payı oranında ecrimisilin hüküm altına alındığı gözetildiğinde bu hususun da bozma nedeni yapılmayacağı açıktır. Davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince; çekişme konusu 316 parsel sayılı taşınmazın 28.01.1999 tarihinde kadastro tespiti sonucunda “Çay bahçesi ve ağaçlık” vasfı ile tescilinin yapıldığı, dosya kapsamı ve taraf tanıklarının beyanları ile, anılan taşınmazı muris Hilmi ve mirasçılarının 30-35 yıldan beri tasarruf ettikleri, çay ve fındık ağaçlarını da davalı tarafın yetiştirdiği sabittir. O halde, mahkemece, çay ve fındık geliri üzerinden ecrimisil hesabı yapılarak sonuca gidilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklana ilke ve olgular doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, mahallinde yeniden uzman bilirkişiler marifetiyle yapılacak keşif sonucunda dava konusu taşınmazın çay ve fındık geliri olmaksızın ne şekilde değerlendirilebileceğinin tespit edilmesi, davacının talep edebileceği ecrimisil miktarının belirlenmesi, kazanılmış hak kuralı da dikkate alınarak davalıların ibraz etmiş oldukları mirasçılık belgesindeki davacının payına isabet edecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.