Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6826 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18847 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, ecrimisil isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, 1997 ada 51 (ifrazla 2383 ada 4) parsel sayılı taşınmazın paydaşlarının gaip olmaları nedeniyle .... Sulh Hukuk Mahkemesinin 08.09.1989 tarih, 1989/46 esas, 1989/55 karar sayılı kararı ile kayyım tayin edildiğini, taşınmazın 84. m2.lik kısmına davalı idarenin yol ve kaldırım yapmak suretiyle elattığının 2001 yılında yapılan tespitle belirlendiğini ileri sürerek 2005 yılından itibaren toplam 12.474,00 TL ecrimisilin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.Davalı, dava konusu taşınmazın 1965 yılından itibaren yol ve kaldırım olarak kullanılan ve umumi hizmetlere ayrılan yer olduğunu, 3194 sayılı yasanın 11. maddesi gereğince yerin bedelsiz belediyeye terki gerektiğini, ecrimisil isteğinin fahiş ve hukuka aykırı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar yüksek 3. Hukuk Dairesince; “ dava konusu taşınmazın maliklerinin gaip olmaları nedeniyle bu kişilere ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1989/46 Esas, 1989/55 Karar sayılı ilamı ile kayyım atandığı, ... Defterdarının kayyım sıfatıyla temsil ettiği gaip kişilerin hak ve menfaatini korumak için eldeki davayı açtığı, dava açılırken davacı tarafça ödenmesi gereken maktu başvuru harcı ile peşin nispi karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılmadığı anlaşılmıştır. Mahkeme kararıyla kayyım olarak atanan ve gaip kişi adına yaptığı bu iş ve işlemler nedeniyle 3561 Sayılı Kanun kapsamında bir yönetim kayyımı olan defterdar; bu davada hazineyi temsilen hareket etmemekte; kayyımlık görevi gereği gaip kişinin dava konusu taşınmazdaki hak ve menfaatlerini korumak için işlem yapmaktadır. Defterdarın taşıdığı kayyımlık sıfatı ile açtığı eldeki dava yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu kapsamında harçtan muafiyeti bulunmamaktadır. 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Bu hüküm gereğince karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe davaya devam edilemez. Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler göz ardı edilerek, dava açılırken usulünce yatırılmış yargı harcı olmadan yargılamaya devamla hüküm kurulmuş olması doğru değildir. O halde, mahkemece yapılacak iş; davacı tarafa anılan yargı harçlarını ödemesi konusunda usulünce süre verilerek, sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 1997 ada 51 (ifrazla 2383 ada 4) parsel sayılı taşınmazın kayden....adına kayıtlı olduğu, anılan kişilerin gaip olmaları nedeniyle ... Sulh Hukuk Mahkemesince 1992 yılında ... Defterdarının kayyım tayin edildiği, davalı idarenin 1965 yılından beri yol ve kaldırım yapmak suretiyle taşınmazın 64.m2.lik kısmına elattığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, aynı taraflar arasında aynı taşınmaz hakkında daha önce 1996 ila 2001 yıllarını kapsayan dönem için ecrimisil davası görüldüğü, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.12.2003 tarih, 2001/766 esas, 2003/1253 karar sayılı kararı ile 01.01.1997- 31.12.2001 tarihlerini kapsayan dönem için ecrimisilin hüküm altına alındığı, kararın derecattan geçmek suretiyle 22.06.2004 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisile hükmedilebilmesi için, taşınmazdan davacı tarafın ne şekilde ekonomik gelir elde ettiği hususunun ispatı zorunlu olmadığı gibi haksız olarak kullanılan taşınmazın ekonomik tahsis amacı itibariyle gelir getirmeye özgülenmemiş olması dahi sonuca etkili değildir. Diğer taraftan, bilindiği üzere; yerleşmiş yargısal ilkeler doğrultusunda, önceki dönemin kesinleşen ecrimisil miktarına Üretici Fiyat Endeksinin tamamı yansıtılmak suretiyle belirlenecek miktardan az olmamak koşuluyla bulunacak ecrimisilin hüküm altına alınması gerektiği açıktır.Hâl böyle olunca; çekişme konusu taşınmazın kullanımında her hangi bir değişiklik olmadığı gözetildiğinde, halen yol ve kaldırım olarak kullanılan taşınmaz bölümü bakımından ecrimisil talebine ilişkin olarak açılan önceki dönem için kesinleşen davada belirlenen ecrimisil miktarına sonraki yıllar için ÜFE oranında artırım yapılmak suretiyle tespit edilecek miktardan az olmamak koşuluyla bulunacak ecrimisile hükmetmek gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.