Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6825 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13612 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil veya tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında mahkemece, bedel isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı, 4785 ada 1 parsel sayılı taşınmaza kat karşılığı bina yaptığını, davalı ...'in 2006-2009 yıllarında şantiye şefi olarak şirkette çalıştığını, şirketin ekonomik krizden etkilenmesi ve maaşları ödeyemez hale gelmesi üzerine davalı ...'in iştenayrıldığını ve bir miktar maaş alacağının kaldığını, Temmuz 2009 tarihinde maaşını ödeme sözü verdiklerini, bir süre sonra davalı ...'in .... Belediyesinde çalışan diğer davalı ... ile gelerek kendilerinden iki adet daire almak istediklerini, 17.05.2009 tarihinde sözlü anlaşma yaparak 29 ve 43 nolu dairelerin 55.000'er TL ye satışı ve bedelin 10.000,00 TL maaş alacağı düştükten sonra 100.000,00 TL olarak ya kredi çekilip yada hazır beton temini suretiyle ödenmesini kararlaştırdıklarını, bunun üzerine 02.06.2009 tarihinde kayden maliki olduğu 4785 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 24 nolu bağımsız bölümün 4/10 payını davalı ...'a, 6/10 payını davalı ...'e satış suretiyle temlik etmesine rağmen davalıların ne kredi başvurusu yapıp, ne de hazır beton göndermek suretiyle bedeli ödemediklerini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı taktirde 45.000,00 TL bedelin davalılardan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.Davalılar, dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldıklarını, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Davanın tapu iptali ve tescil isteği bakımından kabulüne ilişkin olarak verilen karar, dairece; “ dosya kapsamı ile, somut olayda, davacı şirketin, satış iradesinin bulunduğu, çekişmeli 24 nolu bağımsız bölümü iradi olarak davalılara temlik ettiği, uyuşmazlığın satış bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 235. maddesinde satış bedeli ödenmediği taktirde satışın feshedileceği konusunda itirazi kayda bağlanmayan durumlarda tapunun iptalinin istenemeyeceği satıştan kaynaklanan bir alacak var ise onun istenebileceği aynı yasanın 246. maddesinde de menkul satışına ilişkin hükümlerin kıyasen taşınmaz satışlarında da uygulanacağı öngörülmüş olup dosya kapsamından satışla ilgili itirazi kayıt dermeyan edilmediği açıktır. Hal böyle olunca iptal tescil isteğinin reddine, bedelle ilgili inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak mahkemece, davanın bedel isteği yönünden kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda, işlem yapılarak mahkemece, davanın bedel isteği yönünden kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince; dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı şirketin kayden maliki olduğu çekişme konusu 4785 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 24 nolu bağımsız bölümün 4/10 payını davalı ...'a, 6/10 payını ise davalı ...'e 02.06.2009 tarihli akitle temlik ettiği açıktır.Öyleyse, dava konusu taşınmazın davacının talebi doğrultusunda belirlenen değeri üzerinden kendilerine devredilen pay bedeli ile sınırlı olmak üzere her bir davalının ayrı ayrı sorumlu tutulması gerekirken aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı halde toplam bedel üzerinden müteselsilen sorumlu tutulmaları doğru olmadığı gibi, kendilerine devredilen pay değeri üzerinden harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaları yerine fazla harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin müteselsilen tahsiline hükmedilmiş olması da isabetsizdir.Hâl böyle olunca; davalıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.