MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/03/2007NUMARASI : 2003/571-90Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları F... E..’nin hata,hile ve ikrah ile .. parsel sayılı taşınmazın davalı B...ye devrinin sağlandığını, karşılığında ..parsel sayılı taşınmazın trampa ile miras bırakana devredildiğini, iki taşımaz arasında aşırı değer farkı olduğunu , akit tarihinde murisin hukuki ehliyetinin bulunmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline ya da iki taşınmaz arasındaki değer farkının tazminine karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi S....Y...’nın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi.Duruşma isteği pul yokluğundan reddedildi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, hile, ehliyetsizlik ve gabin hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Mahkemece kısa kararda “ davacı M....E...’nin vefat etmiş olduğu sunulan veraset belgesinden anlaşılmış olup mirasçıları vekalet verip kendileri hazır bulunmadığından bu davacı yönünden davanın işlemden kaldırılmasına, diğer davacılar yönünden zamanaşımı nedeni ile davanın reddine” şeklinde hüküm kurulmuş, gerekçeli kararında ise “zamanaşımı nedeniyle davanın reddine” şeklinde hüküm kurulmak suretiyle çelişki yaratılmıştır. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.6.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.