Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6808 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 1224 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : BODRUM 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/06/2008NUMARASI : 2007/427-2008/343Taraflar arasında görülen davada;Davacı,kayden maliki bulundukları 868 parsel sayılı taşınmazın üzerinde kooperatifin ortaklarına ait binaların bulunduğunu, davalıların 565 (ifrazen 478 ada 1) parsel sayılı taşınmaza yaptıkları inşaat nedeniyle heyelan tehlikesinin baş gösterdiğini ileri sürerek, gerekli istinat duvarı yapılıncaya kadar taşınmaz üzerindeki inşaat faaliyetlerinin durdurulması suretiyle elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Diğer davalılar ise davaya karşı beyanda bulunmamışlardır. Mahkemece, dava konusu 478 ada 1 (eski 565) parsel ile 868 parsel arasına davalılar tarafından istinat duvarı yaptırılmak suretiyle taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesine karar verilmiştir. Karar, davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 07.6.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat D... K... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacı kooperatifin 868 parsel sayılı taşınmazda bulunan zemin kat 2 nolu bağımsız bölümün maliki olduğu, davalılardan K...’ın ise davacı taşınmazına göre daha üst kotta bulunan 478 ada 1 ( ifraz öncesi 565 ) parsel sayılı taşınmazın maliki olduğu, davalı K...’ın taşınmazına yaptığı inşaat nedeniyle heyelan tehlikesinin baş gösterdiği, davacının istinat duvarında çatlakların oluştuğu anlaşılmaktadır.Dosyaya ibraz edilen bilirkişiler raporlarında davalının yapmış olduğu inşaat nedeniyle arazide çatlakların meydana geldiği, arazinin eğimli yapısı nedeniyle davacı taşınmazına doğru heyelan tehlikesinin baş gösterdiği belirtilerek zararın giderilmesi bakımından raporlarında gösterilen nitelikte istinat duvarı yapılması gerektiğini önlem olarak belirtmişlerdir. Davalının, bu eyleminde davacı taşınmazına doğrudan bir elatması söz konusu değildir. Davalının meyilli bulunan kendi taşınmazına mülkiyet hakkının kendisine tanıdığı yetkiye dayanarak inşaat yaptığı, ancak arazinin yapısı gereği bilirkişi raporunda belirtilen zararın meydana geldiği de sabittir.Açıklanan bu olgular dikkate alındığında, taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun Komşuluk hukukuna ilişkin 737 ve devam eden maddeleri gereğince çözüme kavuşturulması gerekeceğinde kuşku yoktur. Bilindiği üzere; Medeni Kanunun komşuluk hukukuna ilişkin 737 ve 738.maddeleri kusursuz sorumluluk (objektif sorumluluk) ilkesini getirmiştir. Komşuluktan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde gözetilmesi gereken ilkelerden biriside komşu taşınmaz maliklerinin mülkiyetten kaynaklanan haklarını kullanılırken bu haklarında karşılıklı fedakarlıklarda bulunmaları olup, çekişmenin çözümünde özverinin (fedakarlığın) olaya en uygun düşecek şekilde denkleştirilmesi asıldır. Başka bir deyişte, her taşınmaz maliki komşuluk hukukundan doğan hak ve yetkilerini kullanırken gerekli işlere ve doğan zararın giderilmesine kendi yararlanması oranında katılmakla yükümlüdür.Somut olayda, zarar verici durumun doğrudan sırf davalının kusuruyla oluştuğu kabul edilemez. Öte yandan yapılacak olan istinat duvarından her iki tarafın da yarar sağlayacağı açıktır. Hal böyle olunca, taraflar arasında mevcut çekişmenin T.M.K.'nun 750.maddesi çerçevesinde hak ve nesafet kuralları gözetilerek, yanların katılmasıyla giderilmesi için uzman bilirkişilerden rapor alınması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken istinat duvarı yapım masraflarının tamamının davalılar üzerinde bırakacak şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 07.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.