Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6805 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 3768 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: ALANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/03/2007NUMARASI: 2003/334-2007/379Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, yenileme kadastrosu ile tescil harici bırakılan (a) ve (c) ile gösterilen yerlerin kayden maliki oldukları 1465 parselde kayıtlı tapu kapsamında kaldığını ileri sürerek, adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı hazine, çekişmeli yerlerin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişmeli yerlerin tapu kapsamında kaldığı, kısmen özel mülkiyete elverişli olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu kaydına dayalı olarak kadastro harici bırakılan yerin tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacıların miras bırakanları ile dava dışı kişiler tarafından Alanya Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davasının kabul edilerek, taşınmazın tescil davasının davacıları adına 22975 m2 yüzölçümlü ve paylı mülkiyet olarak tesciline karar verildiği ve böylece sicil kaydının oluştuğu, daha sonra 25.8.1958 tarihinde 2613 Sayılı Yasa gereğince yapılan kadastro sırasında tescil hükmü ile oluşan davacıların miras bırakanı ile dava dışı kişilere ait tapu kaydının 131 parsele revizyon gördüğü ve paydaşlar arasında yapılan taksim sonucu 697 ada 1 ve 4 nolu parseller dava dışı paydaşlara, 2 ve 3 nolu parseller ise davacıların murisine bırakıldığı ve adlarına sicil kaydının oluştuğu, tapu kaydının uygulandığı 131 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 28187 m2 olduğu anlaşılmaktadır.Öte yandan, davacılar tarafından tapu kaydının yüzölçümünün artırılması konusunda Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/242 esas sayılı dosyasında açılan davanın reddedilerek temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmektedir.Davacıların dayandıkları tapu kayıtlarının sınırları “çay”, “yol” gibi doğal sınırları okumaktadır. Bu nitelikteki sınırların gayri sabit sınır olarak değerlendirilmesi gerekeceği açıktır.Bilindiği üzere, 3402 Sayılı Yasanın 20.maddesi hükmü uyarınca ilke olarak değişir nitelikli sınırları havi tapu kayıtlarının kapsamı, miktarı ile geçerlidir.Somut olayda, tapu kaydı 22975 m2 yüzölçümlü olduğu halde kadastro sırasında 28187 m2 olarak sahiplerine bırakılmış, başka bir ifade ile kayıt miktarından fazla yer kayıt maliklerine verilmiştir.Çekişme dışı 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların civarında kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan yerlerin bulunduğu da keşfen sabittir.Esasen, mahkemece anılan bu tescil harici bırakılan ve keşfen elde edilen bilirkişi raporunda gösterilen yerlerin kayıt kapsamı dışında kalmakla beraber davacılar yararına 3402 Sayılı Yasanın 17. maddesinde öngörülen imar ve ihya koşullarının oluştuğu gerekçesi ile (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümler bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, kadastro harici bırakılan bir yerin imar ve ihya ile kazanılabilmesi için 3402 sayılı yasanın 17. maddesinde öngörülen diğer koşulların yanında taşınmazın il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda da yer almaması gerekir. Aynı husus bu yasaya göre çıkartılan yönetmeliğin 13. maddesinde de tekrar edilmiştir. Taşınmazın kadastrosu o tarihte yürürlükte bulunan 2613 sayılı yasa hükümleri gereğince yapıldığına göre taşınmazın belediye sınırları içinde imar planları kapsamında kaldığı da dosya kapsamıyla belirgindir.O halde, davacılar yararına imar ve ihya ile iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilemez.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.05.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.