Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6804 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 3785 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: KAHRAMANMARAŞ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 05/07/2007NUMARASI: 2006/642-2007/250Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan 40.000.m2.lik taşınmaza davalı İ.’in bağ çubuğu ve ağaç dikmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine,3402 sayılı yasanın 18.maddesi gereğince taşınmazın hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı İ. dava konusu taşınmazı 20 yılı aşkın zamandır kullandığını,imar ihya ettiğini belirtip davanın reddini savunmuş,birleşen davasında ise; dava konusu taşınmazı 1970 yılında satın alıp üzerine ev yaptığını,bağ çubukları ve meyve ağaçları diktiğini belirtip taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Belediye,dava konusu taşınmazın belediye mücavir alanında ve imar planı dahilinde olduğunu,2805 sayılı yasanın 13/b-1 maddesi gereğince mülkiyetin belediyeye geçtiğini belirtip davanın reddini savunmuştur. Araştırma noksanlığı nedeniyle yapılan bozmadan sonra asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece “ ... 5272 Sayılı Yasanın geçici 1.maddesinin olayda uygulama yeri bulunup bulunmadığının saptanması” gerekçesi ile ikinci kez bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; çekişme konusu taşınmaz yönünden davalı Belediyenin korunmaya değer kazanılmış hakkı bulunmadığı, TMK nun 713. maddesi uyarınca Hazine adına tescili gerektiği gerekçeleri ile asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davalı, birleşen davacı İ.A.vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi .’nın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp,düşünüldü. -KARAR-Dava, tespit dışı bırakılan yere elatmanın önlenmesi ve 3402 Sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca tescil, birleşen dava ise tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde gerekli araştırma ve inceleme yapılarak soruşturmanın tamamlanması sonucu keşfen elde edilen bilirkişi Y.A.’ın düzenlediği 1.11.2002 tarihli rapor eki krokisinde 2 ila 12 nolu bölüm olarak gösterilen yerler bakımından 3402 Sayılı Yasanın 18/1 maddesi hükmü gereğince tescil kararı verilmesinde ve bu bölümlere ilişkin davalının elatmasının önlenmesine hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu yöne değinen davalı İ..’in temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak, haklarında dava kabul edilen ve aynı krokide ağaçlandırılacak bölüm olarak gösterilen kısımda kalan (1) nolu bölüm hakkındaki davanın da kabulüne karar verildiği görülmektedir. Oysa, anılan bu bölümün 1978 tarihinde yapılan genel kadastro sırasında Hazine adına tespit edilerek çap kaydının oluştuğu, daha sonra ifrazlara tabi tutularak müfrez parsellerin ahara temlik edildiği, sonradan da imar şuyulandırılmasının gerçekleştirildiği ve müstakil imar parsellerinin oluştuğu dosya kapsamıyla sabittir.Hemen belirtilmelidir ki, krokide 1 numara ile gösterilen bölümün kadastro tespiti sırasında kadastro harici bırakılmadığı tartışmasızdır. Yukarıda değinilen işleyiş tarzı özellikle müfrez parsellerin ve sonradan da imar parsellerinin oluşması ile bu bölüm bakımından yeni geometrik ve mülkiyet durumunun meydana geldiği açıktır.Öyleyse, davacı Hazine bu bölümün de adına tescilini istediğine göre oluşan parsellerin geometrik ve mülkiyet durumları gözetilmeksizin kadastro harici imiş ve 3402 Sayılı Yasanın 18/1 maddesinde kalıyormuş gibi bir gerekçe ile bu bölüm hakkındaki davanın kabul edilmiş olmasının yasal olduğu söylenemez.Hal böyle olunca, Hazine adına tescile karar verilen 1 nolu bölümün gerçekten de bir sicil kaydına bağlanıp bağlanmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, anılan bölümle ilgili önceden bir sicil kaydının varlığının saptanması halinde bu bölümle ilgili tescil isteğinin reddedilmesi gerekeceğinin, yok eğer bir sicil kaydına bağlanmamış ise imar geçmiş olması sebebi ile bir kamu hizmeti amacına tahsis edilip edilmediğinin de belirlenmesi ve tahsis edilmemiş ise elatmanın önlenmesi olgusunun da belirlenmesi halinde davanın kabul edilmesinin düşünülmesi gerektiği gözardı edilmek suretiyle bu bölümle ilgili olarak yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,29.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.