MAHKEMESİ : KONYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/06/2013NUMARASI : 2013/216-2013/341Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi, tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise bedel istemi yönünden kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Asıl dava, elatmanın önlenmesi, birleşen dava ise tapu iptal ve tescil olmazsa satış bedelinin tahsili isteklerine ilişkindir.Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davadaki bedelin tahsili isteminin kabulüne dair verilen karar, Dairece, "harici satış bedeli üzerinden hapis hakkı tanınmak suretiyle el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiğinden" bahisle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmak suretiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise bedel istemi yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 20199 ada 5 parselde yer alan 18 nolu bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı olduğu, taraflar arasında yapılan ve Türk Medeni Kanunu(TMK)'nun 706., Borçlar Kanunu'nun 213. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri uyarınca geçersiz olan harici satış sözleşmesinin davalıya mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ancak kişisel hak doğuracağı ve satış bedeli üzerinden hapis hakkı bahşedeceği gözetilerek 1940 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince hapis hakkı tanınmak suretiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davadaki terditli isteklerden tapu iptal ve tescil isteminin reddi ile bedelin hüküm altına alınmasına karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı-birleşen dosya davalısının tüm, davalı-birleşen dosya davacısının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine,Davalı-birleşen dosya davacısının sair temyiz itirazlarına gelince, harici satış sözleşmesinin hukuken geçersiz olması nedeniyle, 10.07.1940 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve haksız iktisap kurallarına göre herkesin aldığını iade ile yükümlü bulunduğu ve tarafların aldıklarını iade edeceği yolundaki genel ilke ve kabul karşısında, öncelikle; taşınmazı haricen satın alana ödenmesi gereken miktarın ne olacağı ve iade kapsamının belirlenmesi gerekir. İadesi gereken bedel; harici satış sözleşmesinde gösterilen bedel mi? taşınmazın dava tarihindeki güncellenmiş (rayiç ) bedeli mi? yoksa harici satışta ödenen satış bedelinin denkleştirici adalet kuralına göre iadenin talep edildiği tarihte uyarlama sonucu ulaştığı alım gücü müdür?Yargıtay Hukuk Genel Kurulu(YHGK)'nun 07.02.2001 tarih, 13/1729-32 sayılı kararında ifade edildiği şekilde; geçersiz harici satış sözleşmesi nedeniyle yanlar verdiklerini sebepsiz zenginleşme veya mülkiyet (İstihkak MK 618. Md (TMK 683.md)) davasında geri isteyebilirler. TMK 994. maddesi sebepsiz zenginleşmeyi önleyen özel bir düzenleme olup, her iki davada da TMK 994-995. maddelerinin uygulanması gerekirAncak, hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın haksız iktisap kurallarına göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi için birinci olarak TMK'nun 2/2 maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı, sonrada haksız iktisab ilke ve esasları dikkate alınmalıdır.TMK'nun 2/2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralı, hakime özel ve istisnai hallerde adalete uygun hüküm verme olanağı sağlamaktadır. Yargı organları, çıkarlar dengesini ve adalet duygularını gözeterek toplumun gereksinimelerini karşılamakla yükümlüdür. (YHGK 07.02.2001 tarih, 13/1729-32 sayılı) Haksız iktisabın temeli hakkaniyet esasına dayanmaktadır, sebepsiz zenginleşmenin asıl unsurunu da denkleştirici adalet kuralı oluştur. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. Geçersiz sözleşme gereğince, akdin düzenlendiği tarih itibariyle, verilen paranın aynen iadesine karar verilmesi, enflasyonist yaşam hayatında, büyük adaletsizlikler yaratır.10.07.1940 tarihli ve 2/77 sayılı kararın varlığı ileri sürülerek, geri alım tarihinde alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi adalet ve hakkaniyet kurallarıyla bağdaşmaz .Belirtilen ilkeler ve esaslar uyarınca; hukuken geçersiz sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı ve hakkaniyet gözetilerek, sözleşme tarihinde satış bedeli olarak verilen paranın, taşınmazın iadesinin talep edildiği dava tarihi itibariyle enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak sureti ile uyarlama sonucu ulaşacağı alım gücü, paranın reel değeri tespit edililerek, bu bedel alıkoymada hükme esas alınmalıdır.Hal böyle olunca, denkleştirici adalet kuralı ve hakkaniyet gözetilerek, birleşen dosya davacısı tarafından harici satış sözleşmesine istinaden 2000 yılında ödenen 20.000 Alman markının, dava tarihi itibarıyla uyarlanmış değeri olarak, bilirkişi tarafından, belirlenen 30.649.15-TL'nın hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı-birleşen dosya davacısının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.