Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6773 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 3710 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : PERŞEMBE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/05/2011NUMARASI : 2008/119-2011/176Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, dahili davacılar N. M. ve B.ın davayı takip etmemeleri sebebi ile onlar yönünden HUMK'un 409. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına, dahili davacılar G. ve H. yönünden ise payları oranında elatmanın önlenmesine ilişkin olarak verilen karar dahili davacı H. G.ve B. ile davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davacılar N. M. ve B. yönünden davanın HUMK'un 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, davacılar G.ve H. yönünden pay oranında elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 18 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki davacı H.K.'ün oğlu olan davalının parsel üzerinde yeralan binanın 3. katında rızası ile oturduğunu, ancak kötü davranışları ve hakaretleri sebebi ile artık rızasının bulunmadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi istekli eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında ölmesi üzerine taşınmazın davalının da aralarında yeraldığı mirasçılarına kaldığı, davalı dışındaki mirasçıların davaya dahil edildikleri anlaşılmaktadır. Mirasçılardan B. E.yönünden davanın takip edilmemesi sebebi ile işlemden kaldırıldığı ve karar verildiği tarihe kadar 1086 Sayılı HUMK'un 409. maddesinde düzenlenen 3 aylık sürenin geçtiği ve bu süre içinde davanın yenilenmediği saptanmak suretiyle anılan davacı hakkında yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Dahili davacılar H. G. ve B. vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Dahili davacılar vekilinin öteki temyiz itirazları ile, davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince; yargılama sırasında ölen davacının mirasçısı olması sebebi ile çekişme konusu taşınmazda davalı R.'in miras payı oranında hakkının bulunduğu tartışmasızdır. Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazda tüm paydaşları bağlayan fiili kullanım biçiminin oluşup oluşmadığı, oluşmuşsa çekişmeli bölümün kim veya kimlerin paylarına isabet ettiği, oluşmamışsa dahili davacıların kullanabileceği yer bulunup bulunmadığı kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulmuş değildir. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeleri kapsar biçimde araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bildirdikleri tüm delillerin toplanması, yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak kimin nereyi kullandığının belirlenip krokiye yansıtılması, özellikle dahili davacılar H.ve G.'ün paylarına karşılık taşınmazda kullandıkları veya kullanabilecekleri yer bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, öte yandan davalılar F. A.ve O.un davalı R.'in eşi ve çocukları olması sebebi ile R.ile birlikte taşınmazdan yararlandıklarının gözönünde tutulması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Dahili davacılar H. ve G.vekili ile davalılar vekilinin belirtilen sebeplerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.