MAHKEMESİ: SAMANDAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 09/05/2002NUMARASI: 2001/497-216Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, adına kayıtlı çekişmeli taşınmaza davalının hiçbir haklı nedene dayanmaksızın yapılanarak elattığını ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacı iddiası sabit görülerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişmeli taşınmazın Hazine adına tapuda kayıtlı olduğu görülmektedir.Davacı Hazine, davalının taşınmaza inşaat yapmak ve bahçe olarak kullanmak suretiyle elattığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne varki, yapılan keşif ve bilirkişi raporları hükme yeterli olmadığı gibi, hükmün infazını sağlamaya elverişli olduğu da söylenemez.Şöyle ki, yapılan keşif sonucu fen bilirkişisi tarafından düzenlenen krokide çekişmeli yapının dava konusu taşınmaz içerisinde kalıp kalmadığı açıkça saptanmamış, tecavüzlü olduğu ileri sürülen bahçe kısmı krokide gösterilmemiştir.Öte yandan, mahkemece dosyada bulunmayan rapor ve krokiye atıf yapılarak hüküm kurulmuş, enkaz (yıkım) bedelinin hükmün infazı sırasında icra marifetiyle belirleneceği hususu da gözetilmeksizin, hükümle birlikte yıkım bedeline karar verilmiştir.Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazırhale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak infaza elverişli rapor ve kroki alınması, varsa tecavüzlü bölümlerin saptanarak ölçekli krokiye yansıtılması, keşif sonucu düzenlenecek rapor ve buna bağlı krokinin ilamın eki niteliğinde olduğu hususunun dikkate alınması, elde edilen bütün bu bilgiler değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek infazda tereddüt yaratacak biçimde yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.6.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.