Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 672 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22260 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ADANA 4. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/06/2013NUMARASI : 2012/30-2013/824Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, paydaşlar arasındaki ecrimisil isteğine ilişkindir. Davacı; .... ada 2 parsel sayılı üzerinde dükkan bulunan taşınmazda davalılar ve dava dışı kardeşleriyle birlikte paylı mülkiyet üzere malik olduklarını, dükkanın davalılar tarafından kiraya verilmek suretiyle kullanıldığını, elde edilen kira gelirinden tarafına pay verilmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup toplam 4.500TL ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Davalılar; çekişmeli taşınmaz ile dava dışı .... ada 1 parsel üzerinde bulunan dükkanların murislerinden ırsen intikal ettiğini, annelerinin 1994 yılında ölümünden sonra mirasçıların biraya gelerek sözlü paylaşım yaptıklarını, 2 nolu parseldeki dükkanın kendilerine, 1 nolu parseldeki dükkanın ise davacı ile dava dışı kardeşleri Fatma ve Süleyman'a kaldığını, 1994 yılından bu yana paylaşıma uygun olarak dükkanların kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği, toplanan tüm deliller ve eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen belgelerden; .... ada 2 parsel sayılı 37,49m2 yüzölçümündeki taşınmazın arsa cinsi ile davanın tarafları, dava dışı F..Ç.. ile S.. F.. adlarına, yine bitişikte bulunan dava dışı .... ada 1 parsel sayılı 38,08m2 yüzölçümündeki taşınmazın arsa cinsi ile davanın tarafları , dava dışı F..Ç.., S.. F.. ve K..F.. adlarına paylı mülkiyet üzere kayıtlı oldukları, her iki parsel üzerinde birer tane dükkan bulunduğu, anılan dükkanların tarafların babalarından ırsen intikal ettiği, babaları K..F..'ın 04.07.1960, anneleri Saliha'nın 06.01.1994 tarihinde öldükleri, 1994 yılından bu yana çekişmeli taşınmaz üzerinde yer alan dükkanın davalılar tarafından 2000 yılına kadar bizzat , 2000 yılından sonra dava dışı B..K..'a kiraya verilmek suretiyle, dava dışı 1 nolu parselin ise davacı ile dava dışı Fatma ve Süleyman tarafından paydaş Fatma'nın eşi A.. Ç..'e kiraya verilerek kullanıldığı, dava tarihine kadar dükkanların kullanımı yönünde anlaşmazlık olmadığı, dava dışı paydaş Süleyman tarafından 14.09.2009 tarihinde davalılar aleyhine çekişmeli taşınmaza ilişkin ecrimisil isteğiyle dava açıldığı, Adana 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/392E-2013/1257 K sayılı kararıyla taraflar arasında 1994 yılında taksim yapıldığı, çekişmeli dükkanın taksime uygun olarak davalılar tarafından kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, temyiz edilmeksizin kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) Somut olayda, çekişmeli taşınmazın 1960 yılından davanın açıldığı 14.09.2009 tarihine kadar davalıların tasarrufunda bulunduğu ve davalıların kullanımına karşı çıkılmadığı, ihtar ve uyarıda bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan Adana 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/392E-2013/1257K sayılı kararıda güçlü delil niteliğindedir. Bu durumda, davalıların taşınmazı kullanımlarının muvafakate davalı olduğu dava açılmakla muvafakatin geri alındığı kabul edilmelidir. Davanın açıldığı tarihe kadar davalıları haksız işgalci olarak kabul etmek imkansız olup, haksız işgalcinin taşınmazı kullanmasından dolayı ödemekle mükellef olduğu haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden davalıların sorumlu tutulması da mümkün değildir. Hal böyle olunca; ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.