Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 671 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22142 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : BURSA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/09/2014NUMARASI : 2014/761-2014/1837Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tespit isteğine ilişkindir. Davacı; 31 sayılı kadastro parselinden imar uygulamasıyla oluşan ... ada 5 ve ...ada 9 parsel sayılı taşınmazların “Mustafa oğlu A.. Ş..” adına kayıtlı olduğunu, başkaca kimlik bilgisi (TC numarası vb) bulunmadığından tapuda intikal yaptıramadığını ileri sürerek kendisi ile tapu malikinin aynı kişi olduğunun tespiti isteğinde bulunmuştur. Mahkemece; TC kimlik numarasının tapu kütüğüne yazılması zorunlu bilgiler arasında bulunmadığı, Tapu Sicil Tüzüğünün 87.maddesine göre ilgilinin başvurusu üzerine idarece düzeltilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan tüm delillerden; davacının, yeni tapu sicil tüzüğünün yürürlük tarihinden sonra 01.04.2014 tarihinde tespit isteğiyle eldeki davayı açtığı, talep konusu taşınmazların 31 sayılı kadastro parselinden geldikleri, davacı A.. Ş.. ve dava dışı kişilerin vekili Av. F.. T.. tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucu Bursa Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 11.09.1989 gün 1989/748E-1989/627K sayılı kararıyla 31 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaliyle 1960 doğumlu Mustafa oğlu A.. Ş.. vd adlarına paylı mülkiyet üzere tescile karar verildiği, daha sonra 1996, 2006 ve 2007 yıllarında yapılan şuyuulandırma işlemleri sonucu talep konusu ve dava dışı taşınmazların oluştukları, davacının eldeki davayı açmadan önce Nilüfer Tapu Müdürlüğüne başvuruda bulunduğu, Tapu Müdürlüğünün 05.03.2014 tarihli yazıyla; tescile esas olan Bursa Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 11.09.1989 gün 1989/748E-1989/627K sayılı dosyasının Sekaya gönderildiği, adliye arşivinde olmadığı, talep konusu taşınmazlarda kimlik tespiti tam olarak yapılamadığından tesbit davası açılması gerektiğini davacıya bildirdiği anlaşılmaktadır. Tapu kayıt maliki ile davacının aynı kişi olduğunun tespiti davaları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382. maddesinde belirtilen çekişmesiz yargı işlerindendir. Talep tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 383. maddesine göre de, çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece Sulh Hukuk Mahkemeleridir. Bu itibarla, tespit yönündeki isteklerin 6100 sayılı HMK’nın 382/(2)-ç)-1 maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde görülmesi yasal zorunluluktur. Anılan Kanunun 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince, görev dava şartlarından olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmalıdır. Kaldı ki; Bakanlar Kurulunun 22.7.2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı kararı ile kabul edilen, 17.8.2013 tarihli ve 28738 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni Tapu Sicili Tüzüğünün 28. maddesinde, kütük sayfası malik sütununda malikin adı ve soyadı, baba adı ile edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarasının yazılacağı, tüzel kişilerin unvanlarının tam olarak yazılacağı ve paylı mülkiyette pay miktarı; paydaşların adı, soyadı ve baba adından sonraki kısımda, kesirli olarak gösterileceği ifade edilmiştir.Aynı Tüzüğün 75. maddesi uyarıncada kadastro çalışmalarından kaynaklanan malikin veya hak sahibinin adı, soyadı ve baba adına ilişkin tapu kütüğündeki yazım hataları ilgilisinin başvurusu üzerine tapu sicil müdürlüklerince gerekli araştırmalar yapılarak düzeltilir. Tapu Sicil Tüzüğünün 28.maddesinde belirtilen bilgiler dışında kalan TC numarası vb kimlik bilgilerinde ve hükmen oluşan tapu kayıtlarında tapu müdürlüklerince düzeltim yapılamayacağı gibi davacının bu yöndeki isteği de anılan müdürlük tarafından tespit davası açılması gerektiği belirtilerek reddedilmiştir. Bu durumda davacının tespit isteği yönünden gerekli inceleme ve araştırma yapılıp oluşacak sonuca göre esas hakkında hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Bozma nedenine göre davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada reddine karar vermek gerekmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.