Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6688 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20762 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İZMİR 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/06/2013NUMARASI : 2012/297-2013/347Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.05.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Mustafa geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi Süleyman Yumma tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Davacı, davalının 6 nolu imar parselini ve bu parsel kapsamında kalan binayı ihale ile satın aldığı halde kayden maliki olduğu 5 nolu imar parseline imar uygulaması ile taşkın hale gelen bölümü de kullandığını ileri sürerek, binanın 5 nolu parsel kapsamında kalan bölümüne elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.Davalı, taşkınlığın imar uygulaması ile oluştuğunu, ecrimisil koşullarının da oluşmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının maliki olduğu taşınmazı ortaklığın giderilmesi davası sonunda parsel kapsamında kalan binası ile birlikte açık artırma ile satın aldığı, çekişme konusu taşkın bölümü satın almadığı gerekçesi ile elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; imar öncesi 101 nolu kadastral parsel dava dışı Hüseyin Tanılmış adına kayıtlı iken 1993 yılında yapılan imar uygulaması ile 5 nolu imar parselinin Hüseyin adına tescil edildiği, 6 nolu imar parselin de Hüseyin ile birlikte üçüncü kişilerin paydaş kılındığı, önceki malik tarafından kadastral parsele yapılan iki katlı binanın krokide (A) harfi ile gösterilen 163 m2 lik bölümünün 5 nolu parselde geri kalan bölümün ise 6 nolu parsel kapsamında kaldığı, 5 nolu imar parselinin üçüncü kişiye temlikinden sonra 22.1.2010 tarihinde satış suretiyle davacı şirket adına tescil edildiği, 6 nolu parselin ise paydaşlar arasında görülen dava sonunda ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği ve yapılan ihale sonucu davalı şirket adına 17.6.2005 tarihinde sicil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus Türk Medeni Kanununun 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı İmar Kanunu'nun l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkânı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. Somut olaya gelince; kadastral parsel maliki tarafından yapılan çekişme konusu yapının imar uygulaması ile taşkın hâle geldiği görülmektedir.Öte yandan; davanın tarafları, kendilerine ait parselleri imar uygulamasından sonra satın almışlardır. Bu durumda 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca 6 parsel maliki davalı bayiinin haklarına halef olmuştur. O hâlde yukarıda açıklanan ilkelerin eldeki davada uygulanması gerekmektedir.Hâl böyle olunca; taşkın yapı bedelinin davalıya ödenmek üzere depo ettirilmesi için davacıya önel verilmesi, depo edildiği takdirde elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmesi ve kayıt malikinin iradesi dışında idari işlemle oluşan taşkınlık nedeniyle kötüniyetten sözedilemeyeceğinden ecrimisil isteğinin reddedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 05.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.