Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6678 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4620 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: GAZİANTEP 3. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 13/12/2012NUMARASI: 2011/956-2012/1330Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü; Dava, ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 348 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davacı ile davalının elbirliği mülkiyeti üzere paydaş oldukları, dava dışı paydaşlarında da bulunduğu anlaşılmaktadır.Davacı, paydaşı olduğu taşınmazda bulunan binayı davalı kardeşinin tasarruf ederek kira paralarını aldığını, kendisine payına isabet kira bedelini vermediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı, yargılamaya katılmadığı gibi davaya cevap da vermemiştir.Ne var ki, davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Hemen belirtmelidir ki; yargılamanın sağlıklı biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.6100 sayılı HMK’nın 27. maddesi (HUMK’nun 73. maddesi), Uluslar arası sözleşmeler ve Anayasa'nın 36. maddesiyle en temel hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı karşısında, mahkeme tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasa’nın 90/son maddesi aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir.Somut olayda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 52. maddesi bağlamında taraf teşkilinin sağlandığı söylenemez. Dosya kapsamı ile, tarafların kardeş oldukları, davalının uzun yıllardır Almanya ülkesinde yaşadığı, adresinin Herman-rinng Str. 3447259 Dusiburg-Almanya bulunduğu, davacının dava açarken davalı Türkiye’de ikamet ediyormuş gibi Türkiye’de adresi gösterdiği ve bu adreste kuzenine tebligat yapılarak yargılamaya devam edildiği görülmektedir.O halde, öncelikle dava dilekçesinin davalının adresine yöntemine uygun biçimde tebliği, taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılama yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile eksik taraf huzuru ile hüküm tesisi isabetsizdir. Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esası bakımından şimdilik inceleme yapılmasına yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.