Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6676 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 869 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: BALIKESİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 04/06/2007NUMARASI: 2006/58-2007/172Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral parsellerin ihyası suretiyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1443 ve 1445 parsel sayılı taşınmazlarda Balıkesir Belediyesince imar uygulaması yapıldığı, oluşturulan bir çok imar parselinde davalıların paydaş kılındığı, sicilin dayanağı imar uygulamasının Bursa 1. İdare Mahkemesinin 26.12.1991 tarih, 1988/1496 esas, 1991/814 karar sayılı ilamı ile iptal edildiği ve kararın derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği, ardından dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede ikinci imar uygulamasının yapıldığı ve anılan imarın iptali isteğinin Balıkesir İdare Mahkemesinin 29.01.2008 tarih, 2007/553 esas, 2008/307 karar sayılı ilamı ile süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelere göre red kararının derecattan geçmek suretiyle 14.12.2011 tarihinde kesinleştiği, 01.11.2001 tarih, 138 sayılı imar planının geçerli ve ayakta olduğu, ancak 1988 yılında yapılıp iptal edilen birinci imar uygulaması nedeniyle kadastral parsele dönüş işlemleri tamamlanamadığı için ikinci imar planının da uygulanamadığı, sicile son imarın yansımadığı anlaşılmaktadır.Gerçekten de, birinci imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiği, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin ortadan kalkması ile sicilin yolsuz tescil durumuna düştüğü açıktır.Ne var ki, somut olayda dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede ikinci bir imar uygulamasının yapıldığı, imarın iptali isteğinin reddine karar verildiği, ancak sicil kayıtlarına henüz ikinci imarın yansıtılamadığı görülmektedir.O halde, varlığını devam ettiren 01.11.2001 tarih, 138 sayılı imar planının geçerli ve ayakta olduğu gözetilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Kabule göre de, imar uygulamasının iptal edildiği, sicilin dayanaksız hale geldiği, gözetilerek kadastral hak durumu dikkate alınarak tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerekirken yolsuz hale gelen imar parselleri üzerinden kabul kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, kamusal bir uygulama olan ve kişilerin iradesi dışında gerçekleştirilen imar işlemine karşı açılan davalarda kabul kararı verilmesi halinde, imar parsel maliklerine harç, yargılama masrafı ve avukatlık ücreti yüklenemeyeceği halde davalıların anılan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaları da isabetsizdir.Davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.