MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ, TESCİL VE TAZMİNATTaraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu iptali-tescil ve tazminat isteklerine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakan babaları ...'in paydaşı olduğu 11, 70, 97, 162, 189, 253, 270, 315, 364, 484, 1017 ve 1031 parsel sayılı taşınmazlardaki payının, ölümünden iki gün önce alınan vekaletname ile 20.03.1992 tarihinde davalılara satış suretiyle temlik edildiğini, ölümle vekalet ilişkisinin sona erdiğini, yapılan satış işlemlerinin yolsuz olduğunu, ayrıca davalıların mal kaçırmak amacıyla hareket ettiklerini ileri sürerek, tapunun iptali ve mirasbırakan adına tescil ile kamulaştırılan taşınmazlar yönünden tazminata karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar ... ve ..., satış işlemlerine mirasbırakanın ölümünden önce başlandığını, satışların gerçek satış olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar savunma getirmemişlerdir.Davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairece; “... Davacılar, murisin öl??mü ile vekalet ilişkisinin sona erdiğini, davalılar adına oluşan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek pay oranında iptal tescil isteği ile eldeki davayı açmışlar, yargılama sırasında dava ıslah edilerek muris adına tescil istenilmiştir. Bu durumda davanın tereke adına açıldığı kuşkusuzdur. Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortak bulunmaktadır. Dava dışı mirasçı ve aynı zamanda vekil olan ... davaya dahil edilerek adına tebligat yapıldığı halde herhangi bir yanıt vermemiştir. Hal böyle olunca; mirasçı ...’nin davaya muvafakat vermediği gözetilerek miras şirketine TMK'nin 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabule göre de; terekenin elbirliği mülkiyetine tabi olması nedeniyle mirasçılardan birinin veya bir kaçının tereke adına feragatı mümkün olmadığından hukuksal sonuç doğurmayacağında kuşku yoktur. Öyleyse, mahkemece feragata değer verilerek pay oranında karar verilmesi de isabetli değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’in 12.3.1992 tarihli vekaletname ile oğlu ...’i taşınmazlarını satışa yetkili vekili olarak atadığı, ...’nin anılan vekaletnameyi kullanarak; 13.3.1992 tarihli ve 113 nolu satış akti ile (kütükte temlik tarihi 20.3.1992 olarak yazılı) 315 parsel sayılı taşınmazdaki mirasbırakana ait 2/4 payı dava dışı ...’e, 20.3.1992 tarihli ve 119 nolu satış akti ile 253 parsel sayılı taşınmazdaki mirasbırakana ait 2/4 payı davalı ...’e, 20.3.1992 tarihli ve 120 nolu satış akti ile 11, 70, 97, 189, 162, 270, 364, 484, 1017 ve 1031 parsel sayılı taşınmazlardaki mirasbırakana ait 2/4 payı davalı ...’e temlik ettiği, bilahare dava dışı ...’in 315 parsel sayılı taşınmazdaki mirasbırakandan satın aldığı 2/4 payı kendisine ait ¼ pay ile birlikte mirasbırakanın eşi olan davalı ...’e temlik ettiği, 315 parsel sayılı taşınmazın 2002 yılında ifraz edilmesiyle 1304 ve 1305 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, bu taşınmazlardan 1305 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılarak ...adına tescil edildiği, 1304 parsel sayılı taşınmazın ise tekrar ifraz edildiği ve 1383 ve 1384 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu ve her iki taşınmazda davacıların paydaş kılındığı, davalı ...’in 1031 parsel sayılı taşınmazdaki mirasbırakandan satın aldığı 2/4 payı kendisine ait ¼ pay ile birlikte davalı ...’e temlik ettiği, davalı ...’e temlik edilen 364 parsel sayılı taşınmazın tamamının 2002 yılında ...tarafından kamulaştırıldığı, yine davalı ...’e temlik edilen 189 parsel sayılı taşınmazın ifraz edilmesiyle 1302 ve 1303 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, 1303 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılarak ...adına tescil edildiği, 1302 parsel sayılı taşınmazda ise davalı ... adına ¾ pay tescil edildiği kayden sabittir.Mirasbırakan ...’in 14.3.1992 tarihinde ölümü ile geride davalı eşi ... ile çocukları davacılar ... ve ... ile dava dışı ...’yi mirasçı olarak bıraktığı, eldeki davanın yargılaması sırasında 3.9.2010 tarihinde davalı ...’in de öldüğü, bunun üzerine ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/233 Esas sayılı dosyasında verilen 29.11.2012 tarihli kararla hem mirasbırakan ...’un hem de davalı ...’in terekesine davacı ...’in tereke temsilcisi olarak atandığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; davadaki istek bakımından davacılar ile yargılama sırasında ölen davalı ... arasında hukuki yarar çatışması olduğunun kabulü gerekir. Hukuki yarar çatışması söz konusu olduğuna göre, her iki terekenin de aynı kişi tarafından temsil edilmesine imkan bulunmamaktadır.Hâl böyle olunca; davalı ...'in terekesini temsil etmek üzere başka bir kişinin tereke temsilcisi olarak tayin; ile yargılamaya devam edilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmiş olması doğru değildir.Kabule göre de; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/71 Esas sayılı dosyası ile aynı mahkemenin 2001/60 Esas sayılı dosyasında davacılar tarafından aynı iddialara ilişkin olarak başka taşınmazlarla beraber eldeki 315 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan davaların kabul edildiği, anılan kararların derecattan geçerek kesinleştiği görülmekte olup, mahkemece bu hususun dikkate alınmamış olması doğru olmadığı gibi, 315 parsel sayılı taşınmazın akit tarihi ile tapu kütüğüne tescil tarihinin farklı olmasının nedeni araştırılmadan sonuca gidilmiş olması isabetsizdir.Davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.