Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6652 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8280 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, TAHLİYE , ECRİMİSİLTaraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi, tahliye, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davada elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, birleştirilen 2011/324 Esas sayılı davada ecrimisil isteğinin kabulüne, birleştirilen 2010/689 Esas sayılı davanın ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar dahili davalılar - birleştirilen davada dahili davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 31.05.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Asıl ve birleştirilen davalar, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve alacak istemlerine ilişkindir. Davacı ... asıl ve birleştirilen 2011/324 Esas sayılı davalarda maliki olduğu 20458 parsel sayılı taşınmazın mesken nitelikli 15 nolu bağımsız bölümünü davalının haksız yere işgal ettiğini, uyarılarının sonuç vermediğini, taşınmazdan yararlanamadığını ve gelir elde edemediğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve tahliyeye, ayrıca işgalin gerçekleştiği 01.09.2010 tarihinden itibaren ecrimisile karar verilmesini istemiş, aleyhine açılan ve birleştirilen 2010/689 Esas sayılı davada ise davacı ... ile taşınmazın .satışı konusunda emlakçıda adi sözleşme yapıldığı ve davacının 30.000.-TL verip karşılığında senet aldığının doğru olduğunu, ancak ..in kalan bedeli ödemeyerek temerrüde düştüğünü, sözleşmenin geçerliliğini yitirdiğini, buna rağmen taşınmaza anahtar uydurarak haksız yere işgal ettiğini, masraf yaptığının doğru olmadığını, taşınmaza girmesine muvafakati olmadığı gibi tadilat yaptırmasına da muvafakatinin bulunmadığını belirterek birleşen davanın reddini savunmuş, ayrıca takas mahsup talebinde bulunmuştur. Davalı ..., çekişmeye konu yeri emlakçi aracılığı ile satın aldığını, toplam 35.730.-TL ödeme yaptığını, satışa güvenerek taşınmaza masraflar yaptığını, haksız işgalci olmadığını, davacının Kaymakamlığa 3091 sayılı Yasa gereğince yaptığı başvurusunun reddedildiğini, bir ihtarname gönderilmediğini belirterek asıl ve birleştirilen 2011/324 Esas sayılı davanın reddini savunmuş, birleştirilen 2010/689 Esas sayılı davası ile de; taşınmazın 112.000.-TL bedelle satışı konusunda davacı ile anlaşarak emlakçıda sözleşme yapıldığını, sözleşme sırasında 2.000.-TL ödediğini, senet karşılığı 30.000.-TL ve elden 3.730.-TL olmak üzere, ...'a toplam 35.730.-TL verdiğini, teslim edilen daireyi oturulur hale getirmek için toplam 27.900.-TL de masraf yaptığını belirterek, 63.630.-TL'nin, ödendiği tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü ile mirasçıları davaları sürdürmüşlerdir. Mahkemece, kayden davacının maliki olduğu çekişme konusu taşınmazda davalının fuzuli şagil konumunda bulunduğu gerekçesi ile asıl davada elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, birleştirilen 2011/324 Esas sayılı davada ecrimisil isteğinin kabulüne, birleştirilen 2010/689 Esas sayılı davada, davalı ...'ın kabul beyanının mevcut olması sebebi ile anılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kat irtifakı kurulu 20458 parsel sayılı taşınmazın mesken nitelikli 15 nolu bağımsız bölümünün davacı ... Bağrıaçık adına kayıtlı olduğu, davacı ... ile davalı-birleşen dava davacısı..'in 05.09.2009 tarihli Kardeşler ...i ''Emlak Alım Satım ve Komisyon Anlaşması'' başlıklı adi yazılı belge ile anılan taşınmazın haricen satışı konusunda anlaştıkları ve 112.000.-TL olarak belirlenen satış bedelinden mahsuben alıcıdan 2.000.-YTL kaparo alındığının da sözleşmede yazılı olduğu, öte yandan, davacı ...'ın anılan taşınmazla ilgili 19.12.2009 tarihinde 3091 sayılı Yasa kapsamında ... hakkında yapmış olduğu şikayet neticesinde, Avcılar Kaymakamlığı'nın 26.01.2010 tarih ve 1 sayılı kararı ile; ''Mahalinde yapılan soruşturmadan alınan bilgi, belge ve şahidin ifadesinden, müşteki ...l'in dava konusu yerde mal sahibi .. ile yapmış olduğu satış sözleşmesi sonucunda evin anahtarının ..'ın bilgisi dahilinde emlakçıdan aldığı, sözkonusu yere tadilat yaptığı bilgisine başvurulan emlakçi Mehmet Talan'ın ifadesinden ve alınan belgelerden anlaşıldığı'' gerekçesi ile davacı ... Bağrıaçık vekilinin talebinin reddine karar verildiği kayden sabittir.Hemen belirtmek gerekir ki, Haksız fiili ika eden kişi, elatmanın önlenmesi isteği bakımından sorumlu olup, onun ölümü ile elatma olgusunun konusuz kalacağı kuşkusuzdur.Somut olayda; davalı ...'ın yargılama sırasında 03.06.2012 tarihinde öldüğü nüfus kaydı ve evrak arasına alınan veraset ilamı ile sabittir.Öte yandan, bilindiği üzere; tapulu olan taşınmazların Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (mülga Borçlar Kanunu'nun (BK) 213), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri hükmü uyarınca resmi şekilde yapılmayan satışlarına hukuken değer verilemez. Ancak, 1940 tarihli 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca satıştan kaynaklanan tahsil edilen bir bedel var ise bu bedel satın alana ödeninceye kadar satın alanın taşınmazı alıkoyma hakkının bulunacağı kuşkusuzdur. Esasen, TBK'nin 97. maddesi (mülga BK'nin 81. maddesi) hükmü uyarınca da, kendisi edimini ifa etmeyen kimsenin karşı taraftan edimini yerine getirmesini isteyemeyeceği de sabittir.Diğer taraftan; ecrimisil, kötüniyetli zilyedin malike ödemekle yükümlü olduğu bir bedeldir. O hâlde gerek muvafakatle taşınmazı kullanan ve gerekse harici satışa dayalı olarak kullanan kimselerin kötü niyetli olamayacağı açıktır. Taşınmazın kullanımı sırasında, satın alan veya muvafakatle oturanın yapmış oldukları faydalı ve zorunlu masrafların tespit edilmesi halinde 4721 sayılı TMK'nin 994. maddesinin 1. fıkrasındaki; “İyiniyetli zilyet, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebilir ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir” hükmü uyarınca bu giderleri, yani faydalı ve zorunlu giderleri muhatap oldukları bir elatma davasında def'i yoluyla talep edebilecekleri de kuşkusuzdur. Bu ilkeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında, birleştirilen 2010/689 Esas sayılı alacak davasında davalı ... vekilinin 27.10.2010 tarihli cevap dilekçesinde açıkça ''...peşinat olarak 30.000.-TL müvekkile verdiği ve senet alındığı doğrudur'' demek suretiyle bir miktar bedel aldığını ikrar ettiği, öte yandan 17.07.2012 tarihli celsede ...'ın, karşı tarafın teklifi üzerine eda ettiği yemininde açıkça; dava konusu taşınmazın haricen satışı sebebi ile satış sözleşmesi sırasında 2.000.-TL ve senet karşılığında 30.000.-TL ödendiğini kabul ettiği görülmektedir. Ne var ki ... tarafından alınan bu bedellerin ...'a iade edilmediği de tartışmasızdır.Hâl böyle olunca, asıl davada elatmanın önlenmesi bakımından dava konusuz kaldığından elatma bakımından karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmesi hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu da gözetilerek, mahallinde, yeniden keşif yapılarak, davaya konu taşınmaza harici satış sözleşmesinin gerçekleştirildiği tarihten sonra ... tarafından yapılan zorunlu ve faydalı giderlerin nelerden ibaret olduğu hususunda konusunda uzman bilirkişilerden denetime elverişli, uygulamayı gösterir rapor alınması, bu konuda ...'in veya mirasçılarının gösterdikleri tüm tanıkların keşif mahallinde ayrıntılı ve etraflıca beyanlarının alınması,aynı hususta delil olarak dayanılan ...içeriğinin de değerlendirilmesi, toplanacak deliller, toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek ... tarafından yapılan var ise zorunlu ve faydalı masraflar belirlenerek, belirlenecek bu değer ile satış bedeli olarak ödendiği kabul edilen toplam 32.000.-TL'nin ...'dan tahsiline karar verilmesi, asıl ve birleştirilen 2011/324 Esas sayılı davadan ecrimisil isteğinin de reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Kabul tarzi itibariyle de, yargılama sırasında ölen davalı-birleştirilen davada davacı ...'in mirasçılarından ..., mirası reddettiği halde, anılan mirasçının hüküm altına alınan ecrimisilden sorumlu tutulmuş olması doğru olmadığı gibi, birleştirilen 2010/689 Esas sayılı dosyadan hüküm altına alınan 30.000.-TL'nin mirası reddetmeyen mirasçılara ödenmesine karar verilmesi gerekirken bu hususun da gözetilmemiş olması da isabetsizdir. Dahili davalılar-birleştirilen davada dahili davacılar (... mirasçıları) vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.