MAHKEMESİ : DÜZİÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/01/2012NUMARASI : 2007/231-2012/54Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Davacılar dava dilekçesinde; mirasbırakan tarafından yapılan temlikin ilk eşinden olma çocuklarından malkaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlar, davalı temliklerin denkleştirme amacıyla yapıldığını savunmuş, mahkemece murisin paylaştırma amacıyla temliki işlemleri gerçekleştirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; tarafların mirasbırakanı M. Y.'in 19/04/2007 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ilk eşinden olma çocukları Fatoş, Ömer, Ahmet, Hacer, Muhittin, Elif, ikinci eşi Nuran ve ikinci eşinden olma oğlu Kerimhan'ı bıraktığı, ilk eşinden olma çocuklarının davacı, ikinci eşinden olma oğlu Kerimhan'ın ise davalı olduğu, murisin kayden maliki bulunduğu 1231 ada, 1 parsel sayılı taşınmazı 17/09/2002 tarihli satış akdi ile dava dışı A.Ş.'e temlik ettiği, onun da 15/10/2002 tarihinde ikinci eşinden olma oğlu Kerimhan'a aktardığı, davalının temlik tarihinde 11 yaşında olup akitte annesi tarafından temsil edildiği, ilk el A. Ş.'in murisin işyerinde ücretli işçisi olduğu, 1230 ada, 6 parsel sayılı taşınmazı 30/07/2001 tarihinde, 5 parsel sayılı taşınmazı 02/09/2004 tarihinde ikinci eşine tapuda satış gibi göstermek suretiyle temlik ettiği, temlikin mirastan malkaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasıyla açılan tapu iptal ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda temliki işlemlerde muvazaa olgusunun gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, her iki temliki işlem hakkında ayrı ayrı açılan davanın kabule ilişkin kararın derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği, öteyandan; murisin 1231 ada, 2, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlarını 08/10/1993 tarihli, 6 parsel sayılı taşınmazı ise 15/03/1993 tarihli satış akdi ilk eşinden olma oğulları Ahmet, Ömer ve M.. Y..'e, 1228 ada,3 parsel sayılı taşınmazını 02/10/1995 tarihinde kızı Elif'in eşi Mehmet Yiğit'e, 437 ada, 18 parsel sayılı taşınmazını ise kızı Fatoş ile ikinci eşinin ilk evliliğinden olma kızı B. Ç.a satış yoluyla temlik ettiği görülmektedir. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Öte yandan, miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından sözedilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur. Somut olayda; mahkemece, muvazaa olgusunun kanıtlanamadığı, davacılara da miras bırakan tarafından taşınmaz verildiği ve bu sebeple murisin gerçek iradesinin mallarını mirasçılar arasında paylaştırmak olduğu benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, denkleştirmenin kabul edilebilmesi için tüm mirasçılara taşınmaz temlik edilmesi ya da bir hak, para v.s. verilmesi ve kendisine taşınmaz devredilen kimsenin mirasçı olması zorunludur. Oysa ikinci eşe temlik edilen 1230 ada, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılan davaların yapılan yargılaması sonucunda paylaştırma hükmen bozulduğu gibi murisin ilk eşinden olma kızı Hacer'e yapılmış bir temlik bulunmadığı, öteyandan mirasbırakanın 1228 ada, 3 parsel sayılı taşınmazını temlik ettiği Mehmet Yiğit'in mirasçı olmayıp murisin sağ olan kızı Elif'in eşi olduğu saptandığına göre denkleştirmenin varlığından sözedilemez ve toplanan tüm deliller yukarıdaki ilkeler uyarınca irdelendiğinde temlikin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.Hal böyle olunca; davanın kabul edilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere reddedilmiş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.