MAHKEMESİ: ADANA 6. AİLE MAHKEMESİTARİHİ: 12/04/2011NUMARASI: 2010/1167-2011/370Yanlar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı-davalı A. B.vekili, davalılar vekili ve davacı M.B. vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Asıl ve birleşen dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil; olmadığı takdirde bedel, birleşen dava ise çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, asıl davanın davalıları adına yazılı tapu kaydı bulunmayıp, davadan önce A.B.'e devredildiği gerekçesiyle asıl davanın reddine; davacı M. B.tarafından davalı A. B.aleyhine açılan birleşen 2009/466 E. sayılı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davasının kabulüne; birleşen diğer dava olan 2009/592 E.sayılı davada, davalı Zeynel Yavuz'un dava konusu taşınmaza bir elatmasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere; 18.1.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usüllerine Dair Kanunun 4.maddesinde; 8.7.2003 tarihinde faaliyete geçen aile mahkemelerininin görev kapsamı belirlenmiş ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2. kitabının üçüncü kısmı hariç ilk iki kısımda yer alan (118 ile 395.maddeleri arası) hükümleriyle ilgili çıkan uyuşmazlıklar bu mahkemelerin görevleri arasında kabul edilmiş ve çekişmenin aile mahkemeleri tarafından hükme bağlanacağı benimsenmiştir.Somut olaya gelince; davacı adına kayıtlı 830 ada 230 parsel sayılı taşınmazını, evi ipotek ettirip kredi çekeceğini söyleyen davalı eşi N.B.güvenerek verdiği vekaletname kullanılarak, N.'in kendi akrabalarına ve tanıdıklarına düşük bedellerle sattığı veya sattırdığını, dava konusu taşınmazların davalıların aralarındaki muvazaalı satışlarla bir çok kez el değiştirdiğini, en son N.ile birlikte yaşayan davalıa. devredildiğini ileri sürüp A.adına olan tapunun iptali ile adına tescilini olmazsa tazminat isteyerek eldeki davayı açmıştır. Davacının, Borçlar Kanununun 390. (TBK 506) maddesinde düzenlenen vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak eldeki davayı açtığı belirgindir.Bu durumda, uyuşmazlığın 4787 sayılı Yasanın 4.maddesi kapsamında olduğundan sözetme olanağı yoktur. Davaya bakma görevi aile mahkemesine ait olmayıp asliye hukuk mahkemesine aittir. Davacı ile davalı n. karı-koca olmaları ya da taşınmazın aile konutu olması, ileri sürülen iddianın niteliğine göre çekişmenin aile mahkemesinde çözüme kavuşturulması için neden teşkil edemez. Öte yandan, asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi de görev kurallarının kamu düzeninden olması nedeniyle sonuca etkili değildir.Hal böyle olunca, davaya genel mahkemede bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.Tarafların, temyiz itirazları bu sebeple yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.