Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6625 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 5445 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: ÇAL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 31/07/2008NUMARASI: 2007/177-2008/132Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 2116, 2117, 2118 ve 2231 parsel sayılı taşınmazların yaklaşık 700 m2 lik bölümüne davalıların haksız olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir. Davalılar, murislerinden kaldığı haliyle taşınmazı kullandıklarını, sınırlarda bir değişiklik olmadığını, tecavüzün kadastro çalışmasında sınır kaymasından kaynaklandığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalıların haksız olarak davacıya ait taşınmazlara müdahale ettikleri, uzun yıllardır davalıların kullanımına davacının karşı gelmediği gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ’.raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mahkemece yapılan yargılama sonunda, kısa kararda ecrimisil isteminin reddine karar verilmiş, gerekçeli kararda ise ecrimisil yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olup, kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar oluşturulmuştur.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne varki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.