MAHKEMESİ : KAZAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/02/2011NUMARASI : 2010/12-2011/74Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden malik olduğu 3293 parsel sayılı taşınmaza, davalının haksız yere direk dikmek suretiyle tecavüz ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddiaların sabit olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, hem doğrudan hem de dolaylı (komşuluk hukukuna dayalı) elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Tüm dosya içeriği, toplanan delillerden; davacının, kayden malik olduğu 3293 parsel sayılı taşınmaza, davalı şirketin direk dikmek suretiyle tecavüz ettiğini, dikilen direklerin taşınmazının kullanımını sınırladığını, direk kavislerinin altında kalan kısımlarda ekim ve dikim yapamadığını ileri sürerek, eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Yapılan inceleme ile; davacı taşınmazına doğrudan bir tecavüz olmadığı saptanmak suretiyle, doğrudan tecavüz isteği bakımından davanın reddine karar verilmiş olması doğru olduğuna göre, davacı vekilinin öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ancak, davacı, davalı tarafından dikilen direkler nedeniyle zarar gördüğünü ve tarlasına biçerdöver sokamadığını bildirerek komşuluk hukukuna da dayalı olarak elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur. Ne varki, mahkemece bu yönde bir inceleme yapılmış değildir.Bilindiği üzere; Çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Hal böyle olunca; davalının diktiği direkler bakımından yukarıdaki ilkeler uyarınca bir araştırma yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilip, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre de; Harçlar Kanununun 1 sayılı tarifesi gereğince karar tarihi itibariyle maktu harç (dava reddedilmiş olduğundan) 18,40.-TL olarak belirlendiği halde, bu miktarın altında harcın tahsilinin hüküm altına alınmış olması da isabetsizdir. Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.