Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6587 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5715 - Esas Yıl 2010





Dava; tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ile davalıların murisinin baba oğul oldukları, davacının kayden malik olduğu dava konusu 4600 parsel sayılı taşınmazı davalıların murisi oğlu R... Z...'e 26.12.2002 tarihinde ölünceye kadar akma akdi ile temlik ettiği, bakım borçlusu davalının 13.10.2008 tarihinde öldüğü, davanın 16.09.2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmelerinde bakım alacaklısının ölümü sözleşmenin sona ermesini gerektirdiği halde bakım borçlusunun ölümü ile sözleşme son bulmaz, bakma ve görüp gözetme borcu bakım borçlusunun mirasçılarına intikal eder. Ancak yasa koyucu bakım alacaklısına, isteği dışında, bakım borçlusunun mirasçıları ile birlikte yaşamaya zorlamamak için ölüm tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşmeyi bozma (feshetme) hakkı tanımıştır.(B.K.nun 5l8.) Ne varki, bakım alacaklısının ölüm nedeniyle sözleşmeyi bozması (feshetmesi) halinde bakım borçlusuna verdiği malı aynen mirasçılarından geri istemesine yasal olanak yoktur. Bu durumda Borçlar Kanunun 518.maddesinde açıkça belirtildiği üzere sadece borçlunun iflası halinde, İflas masasından isteyebileceği miktara eşit bir para talep edebilir. Nitekim bu ilke 5.6.1957 tarih 25/22 sayılı inançları birleştirme kararında da açıkça vurgulanmış, uygulama bu yönde kararlılık kazanmıştır. Öte yandan, Borçlar Kanununun 5l8.maddesinde öngörülen fesih beyanının kullanılması ile sözleşmenin ortadan kalkacağı; feshin hükümlerinin önceye etkili olamayacağı; bu nedenle ölünceye kadar bakma sözleşmesinin o zamana kadar meydana getirdiği hükümleri muhafaza edeceği kuralıda yerleşmiş Yargıtay İçtihatları ve Bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmiştir.Oysa, mahkemece yukarıda değinilen ilkeleri kapsar biçimde bir inceleme ve araştırma ile değerlendirme yapılmaksızın neticeye gidilmiştir.Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,7.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.