Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6580 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 4778 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : AZDAVAY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/12/2007NUMARASI : 2003/47-2007/56Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaşı olduğu 919 m2’lik arpalık ve Ahlatlı mevkiindeki (4 ve 5 sıra nolu) tapulu taşınmazlarını davalının ekip biçmek suretiyle haksız müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiştir.Davalı, davacıya ait taşınmazlara el atmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davanın reddi kararının temyizi üzerine Dairece, “…davacıya ait tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile varsa komşu tapu kayıtları ile birlikte ehil bilirkişiler aracılığıyla mahalline uygulanması ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi, böylece yanların dayandığı, usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan, dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi; gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması, çekişmeli yerin davada dayanak yapılan tapu kapsamında olup olmadığının açıkça saptanması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş olup mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. - KARAR-Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararından sonra yapılmış olan araştırma inceleme ve uygulama sonunda davacı tarafın tutunduğu tapı kayıtlarının çekişmeli taşınmazları kapsamına aldığı kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir.Oysa, mahkemece bozma kararında değinildiği şekilde tapu kayıtlarının kapsamının belirlenmesi açısından gerekli bir araştırma ve uygulamanın yapıldığı söylenemeyeceği gibi taşınmazların davacıların tutunduğu tapu kaydı kapsamında kaldığı yolundaki benimsemenin de dosya kapsamına uygun düştüğü söylenemez.Hemen belirtilmelidir ki, davacının dayandığı ....mevkii 1968 tarihli ve 4 sıra nolu tapu kaydının iki yönü şahıs tarlası, diğer iki yönü dağ ve dere, ...mevkii aynı tarihli ve 5 sıra nolu tapu kaydının ise üç sınırı şahıs tarlası, bir sınırı ise dağ okumaktadır....mevkiindeki çekişme konusu taşınmazın gerçekten de, keşfen elde edilen bilirkişi raporunda eylemli durumda bir sınırında dere bulunduğu görülmekle beraber dağ sınırlı bir yer görülmemektedir. Öte yandan, bir sınır dağ okuyan ... mevkiindeki taşınmaza uyduğu kabul edilen aynı tarihli 5 sıra nolu tapu kaydının kuzey sınırında dağ okuduğu halde düzenlenen krokide eylemli durumda ve zeminde bu nitelikte bir yer görülmemekte ve tüm sınırlarda şahıs tarlalarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Öyleyse her iki tapu kaydında bulunan dağ sınırı bakımından kaydın genişletilebilir olduğunun ve 3402 Sayılı Yasanın 20. maddesi hükmü uyarınca genişletilir (gayri sabit) sınırlı ve miktarıyla geçerli olduğu kabul edilmelidir.Öte yandan, mahkemece mahallinde yapılan keşifler sırasında HUMK.'nun 259. maddesi hükmü uyarınca taşınmaz başında dinlenilen tanık ve yerel bilirkişiler taşınmazların uzun yıllardan beri davalılar tarafından kullanıldığını bildirmişlerdir. O halde, mahkemece yapılacak iş, kaydın miktarı ile geçerli olduğu kabul edilerek değişmez sınırlar dikkate alınmak suretiyle krokisinde kapsamın gösterilmesi, şayet bu bölümlere vaki davalının bir elatma olgusu var ise elatılan yere ilişkin olmak üzere davanın kabul edilmesi, kayıt kapsamı dışında kalan yer bakımından davacının bir mülkiyet hakkının bulunmadığı, ayrıca bir zilyetliğinin de olmadığı gözetilerek davanın bu bölümleri yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.05.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.