Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6570 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 3866 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : BOZKURT(KASTAMONU) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/09/2011NUMARASI : 2010/71-2011/94Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava,yolsuz tescil hukuksal nededine dayalı tapu iptali ve terekeye iade isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulune karar verilmiştir.Çekişme konusu 7 nolu parseldeki 4 nolu bağımsız bölüm davacıların miras bırakanı Ahmet adına kayıtlı iken, 28.09.2009 tarihinde davalı R.e satış suretiyle temlik edildiği kayden sabittir.Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanununun 599.maddesi hükmü uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanunun 640.maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Türk Medeni Kanununun 701/2. maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır.Bu yasal düzenlemelere göre, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, terekedeki paylar ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde somut ve bağımsız payları mevcut değildir.Somut olaya gelince, mirasbırakan A.’in ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olup,dava dışı mirasçıları da bulunmaktadır.Hal böyle olunca, davaya katılmayan mirasçıların olurlarının alınması ya da miras şirketine Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracığıyla yargılamanın sürdürmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek esas hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Kabule göre de; Türk Medeni Kanununun 28. maddesi uyarınca ölümle şahsiyetin son bulduğu gözetilerek mirasçılar adına tescile karar verilmesi gerekirken,ölü kişi adına tescil kararı verilmesi isabetsizdir.Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.6.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.