Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6558 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 3826 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/09/2011NUMARASI : 2009/368-2011/445Davacılar tarafından davalı aleyhine açılan elatmanın önlenmesi, ecrimisil davasının yapılan yargılamasında mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından süresinde temyizi üzerine dosya ve Tetkik Hakimi raporu incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi, tahliye ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden çekişme konusu 3085 ada 614 sayılı taşınmazın tarafların miras bırakanı C.K.adına kargir ev cinsiyle kayıtlı olduğu, üzerindeki yapının 2 katlı olduğu, miras bırakan C. K.'ın 2001 yılında ölümünden bu yana binanın birinci katında davalı Mustafa Kazak'ın oturduğu, 2. katın boş olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne varki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştırma yapıldığını ve çekişmeli taşınmazda fiili kullanım biçiminin oluştuğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca boş olan ikinci katın davacılar tarafından kullanımına davalı tarafından engel olunup olunmadığının açıklığa kavuşturulması, engel olunuyor ise davacıların payları oranında elatmanın önlenmesi isteğinin kabul edilmesi, ayrıca miras bırakanlarının ölümünden bu yana çekişmeli binanın birinci katında davalının oturduğu, bu kullanımın muvafakata dayalı olduğu, ihtarname keşide edilmekle muvafakatın geri alındığı gözetilerek ihtarnamenin tebliğ edildiği tarih ile dava tarihi arasındaki dönem için belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken noksan inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK.'nun geçici 3/2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.