MAHKEMESİ : ERDEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/03/2008NUMARASI : 2007/100-2008/65Taraflar arasında görülen davada;Davacı, hükmen tescil harici bırakılan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yere davalının gazino ve çay bahçesi olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.Davalı, kıyı kenar çizgisi içinde kalan yere bir müdahalenin olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın bir kısmının idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının keşfen saptandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi .... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yere elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın 10.5.1991 tarihinde yapılan kadastro çalışmasında belgesizden zilyetliğe istinaden davalı köy tüzel kişiliği adına tespit edildiği, Hazinenin itirazı üzerine Erdek Kadastro Mahkemesinin 1995/1 Esas-1995/6 Karar 16.2.1995 tarihli kararı ile tespitin iptaline, kamu malı niteliğinde kumsal alan olduğundan tescil harici bırakılmasına karar verildiği ve 14.4.1995 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, Erdek Kadastro Mahkemesinin anılan karar ve krokisi zeminde uygulanmış, ancak idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi esas alınarak çekişmeli taşınmazın krokide (A) ile gösterilen kısmın kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı benimsenerek bu bölüm yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere; maddi anlamda kesin hüküm, yargısal (kazai) kararlara tanınan yasal gerçeklik (hakikat) vasfıdır.Bu vasıf yargısal (kazai) kararların gerçeğe (hakikata) uygun olarak verildiğinin kabul edilmesini zorunlu kılar.Kesin hüküm kuralı, haklı ve adil kararların korunması yanında, kişiler arasındaki çekişmelerin sonsuza dek davam etmesini önlemek, toplumun istikrar ve düzenini sağlamak, hukukun ve yargının güvenirliğini korumak amacıylada kabul edilmiştir.Bütün yasal yollar kapandıktan ve verilen hüküm kesinleştikten sonra, aynı davanın tekrar yargı önüne getirilmesi, toplumda sonu gelmeyen çekişmelere, huzursuzluklara, istikrarsızlıklara, kazanılmış hakların her zaman ortadan kaldırılabileceği endişesine neden olur.Çelişkili kararların çıkmasına sebebiyet verir. Bu itibarla, tarafları,mevzuu ve sebebi aynı olan Devletin iştiraki, hakimin tarafsız araştırması ve iradesi ile kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şekli yönüyle de kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır. Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237.maddesinde düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece kendiliğinden (resen) gözönünde tutulur.Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik (hakikat) sayıldığından taraflarını bağlar.Somut olaya gelince; önceden verilmiş ve kesinleşmiş Erdek Kadastro Mahkemesinin 16.2.1995 tarih 1995/1 Esas-1995/6 Karar sayılı ilamının tarafları bağlayacağı tartışmasızdır Hal böyle olunca; değinilen ilamla kumluk alan olarak belirlenen ve kadastro harici bırakılan taşınmazın tamamı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.