MAHKEMESİ : GERMENCİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/06/2013NUMARASI : 2010/212-2013/418Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı, torunu olan dava dışı Dicle'nin ölünceye kadar kendisine bakacağı vaadi ile kandırılıp tapuya götürüldüğünü, yaşlılığından da istifade edilerek dava konusu 3380 parsel sayılı taşınmazın torunu Dicle'nin komşusu olan davalı Rukiye'ye satış yoluyla devrinin sağlandığını, taşınmaz bedeli olarak ödeme yapılmadığını ileri sürüp iptal tescil isteğinde bulunmuştur.Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. ve 33.(1086 sayılı HUMK.nun 74 ve 76.) maddeleri hükümleri gereğince davada vakıaları bildirmek taraflara; bildirilen vakıalara göre hukuki sebepleri belirlemek ve buna uygun yasa hükümlerini uygulamak hakime yüklenen bir görevdir. Dava dilekçesinde belirtilen olgulardan ve ileri sürülen hususlardan, davanın hile hukuksal sebebine dayandırıldığı açıktır.Bilindiği üzere; Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olayda; davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı halde, mahkemece inceleme gabin hukuksal nedeni yönünden yapılmıştır.Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca, davacının temliki öğrendiği tarihin açıklığa kavuşturulması, dava 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmış ise, davacının iddiaları üzerinde durulması, taşınmaz bedelinin bir kısmının ödendiğine ilişkin davalı tarafından dosyaya ibraz edilen 05.02.2010 tarihli banka dekontuna ilişkin inceleme ve araştırma yapılarak bedelin davacı tarafından alınıp alınmadığının belirlenmesi, davalı tanığının dinlenilmesi, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.