MAHKEMESİ : ŞİLE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/03/2013NUMARASI : 2010/493-2013/137Taraflar arasındaki davadan dolayı Şile Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 20.03.2013 gün ve 2010/493 esas 2013/137 karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 10.11.2014 gün ve 15057-17235 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Daire’nin 10.11.2014 tarihli ve 2014/15057 Esas, 2014/17235 sayılı kararı ile onanmış, bu karara karşı davalı Tapu Müdürlüğü vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı H.. A..’ın dava dilekçesinde; dava konusu ... Köyü 5, 1027, 1049, 933, 945, 952, 959, 1089, 1262, 1308, 1309, 1314, 1315, 1366, 1624, 1742, 1125, 1167, 1183,1264, 1464, 1541, 1695, 1879, 109, 233, 255, 315, 339, 1690, 748, 404, 683, 703, 815, 820, 828, 853, 857, 901,912, 918, 981, 1141, 605 ve 645 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında adının hatalı olarak “Halide” olarak kaydedildiğini ileri sürerek düzeltilmesine karar verilmesi isteği ile eldeki davayı açtığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda 1264 ve 912 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine, diğer taşınmazlar bakımından iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır../..Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez. Şöyle ki; davacı tanıkları ve duruşmada dinlenen mahalli bilirkişilerin davacı ile kayıt malikinin aynı kişiler olup olmadığı yönünde doyurucu ve net beyanda bulunmadıkları, zabıta araştırmasında bu yönde bir bilgi verilmediği, öte yandan kayıt maliki “Halide”nin pay iktisabının kaynağı olan Hüseyin oğlu Emin’e ait tüm nüfus kayıtlarının getirtilmediği, evlilik dışı eş ve çocukları olup olmadığı araştırılmadığı gibi, mahallinde keşif de yapılmadığı anlaşılmaktadır. ./..Hâl böyle olunca, çekişme konusu taşınmazların kadastro tutanaklarındaki bilgilerden yararlanmak suretiyle Hüseyin oğlu E.. E..’in kapalı kayıtlar da dahil olmak üzere nüfus kayıtlarının temini, taşınmazların bulunduğu mevkii iyi bilen yaşlı ve yansız mahalli bilirkişilerin tespit ve temini ile mahallinde keşif yapılması, kadastro tutanaklarının edinme sütunlarında belirtilen kişiler ve onların mirasçıları konusunda doyurucu bilgi alınması, gerektiğinde taşınmazda kadastro ile pay edinen diğer paydaş veya onların mirasçılarından da sorulmak suretiyle Hüseyin oğlu Emin’in gayri resmi evlilikleri olup olmadığı, kayıt maliki “Halide” isimli çocuğu bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, taşınmazların kim ya da kimlerin tasarrufunda olduğunun belirlenmesi, bu arada aynı taşınmazlarla ilgili olarak açılan mahkemenin 2010/492 Esas sayılı dosyasının bulunduğunun gözetilmesi, mülkiyet aktarımına neden olmamak bakımından kayıt maliki ile davacının aynı kişi olup olmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetirilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Anılan bu husus karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin (6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince KABULÜNE, Dairenin 10.11.2014 tarihli ve 2014/15057 Esas, 2014/172358 Karar sayılı Onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin 20.03.2013 gün ve 2010/493 Esas, 2013/137 sayılı kararının açıklanan bu nedenlerle, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.