Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6502 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 4396 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: NİĞDE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 10/02/2009NUMARASI: 1989/256-2009/31Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakan annesi G..S....ve ,,parsel sayılı taşınmazlarını aslında bağış olduğu halde satış şeklinde davalı oğlu F...’ye temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırmak ve mahfuz hisse kaidelerini bertaraf etmek amacıyla yapıldığını, davalı F,,,nin de anılan taşınmazları diğer davalı ve Fe...nin karısı S...e devrettiğini ileri sürerek, saklı payı aşan kısmın tenkisi ile tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini ve saklı payı aşan miktar için alacağının faiziyle tahsilini istemiş, yargılama sırasında davasını ıslah ederek muris muvazaası hukuksal nedenine dayandığını belirtmiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tenkis, tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece,davacı vekilinin 18.04.1995 ve 10.02.2009 günlü beyanlarına itibar edilerek davanın ıslah edildiği gerekçesiyle muris muvazaası hukuksal nedeni esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden,toplanan delillerden;çekişme konusu .ve 1263 parsel sayılı taşınmazları davacının miras bırakanı Gülfe’nin 07.01.1986 tarihinde davalı Fevzi’ye, bu şahsında diğer davalı Sevim’e 09.12.1988 tarihinde satış yoluyla temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı, kendi miras payı bakımından saklı payının zedelendiğini ileri sürerek tenkis isteğinde bulunmuş sonradan davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayandığını belirtmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki, 04.02.1948 tarih 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere dava açıldıktan sonra davanın konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usule ilişkin işlemlerin ıslah yolu ile düzeltilmesi mümkün olduğu gibi, davanın sebebinde de ıslah olanaklıdır. Kaldı ki, HUMK’nun 185.maddesinin 2.bendinde davacının karşı tarafın rızası olmaksızın ıslah yoluyla davasının mahiyetini değiştirebileceği kabul edilmiştir. Esasen 20.07.1999 tarih 1/33 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla HUMK’nun 87/son maddesi hükmü iptal edilerek müddeabihin arttırabileceği öngörülmüştür.Somut olaya gelince, davacı vekilinin 18.04.1995 ve 10.02.2009 tarihli oturumdaki beyanları usulüne uygun bir ıslah niteliğinde değildir. Dava, kamilen ıslah edilmedikçe tenkis hukuksal nedenine dayalı olarak açılan bir davanın muris muvazaası iddiasına dayalı bir davaya dönüştürülmesine yasal olanak bulunmamaktadır.O halde, yasaca öngörüldüğü şekilde ıslahın gerçekleşmediği gözetilmek suretiyle taraf delillerinin tenkis yönünden değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 8.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.