MAHKEMESİ : ŞİŞLİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/06/2007NUMARASI : 2006/678-2007/295Taraflar arasında görülen davada; Davacı vakıflar idaresi,kayden maliki olduğu 11 ada 4 parsel sayılı taşınmazın bir kısmını davalılar kafeterya olarak işletmek suretiyle haksız olarak müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil isteklerinde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Davanın kısmen kabulüne dair karar, Dairece; “…5 parselde bulunan yapının dava konusu parsele taşkın olduğu, bu durumda komşu 5 parsel sayılı taşınmaz paydaşlarının davada yer almalarının sağlanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği …”gerekçesiyle bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince davanın kısmen kabule karar verilmiştir. Karar, davalı N. vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.6.2010 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asil N. A.ve vekili Avukat M. Ç. ile temyiz edilen vekili Avukat M.K.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin ve vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmüne uyulan bozma ilamından sonra davalılardan N.A.’un vekili vekillikten istifa etmiştir. Mahkemece davalı asile vekilin istifasının tebliğine karar verilmiştir. Ancak, mahkemece yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Bu durumda davalılardan Namık’a yapılan tebliğin usule uygun olmadığı anlaşıldığından temyiz talebi süresinde kabul edilerek davalının temyiz talebinin incelenmesine geçirildi. Bilindiği üzere,tebligatın nasıl ve kimlere yapılacağı adres araştırması ve tespitinin yöntemi 7201 Sayılı Tebligat Kanununda gösterilmiş, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 48 ve diğer maddelerinde de adres bilgilerinin tutulması, güncellenmesi ve kullanılması ile ilgili hükümler öngörülmüştür.Kural olarak ‘tebligat’ tebligat yapılacak kişiye, bilinen en son adresinde yapılır.(Teb.Y.10.Md) Kişi son adreste bulunamamışsa, tebliğ memuru bulunabileceği adresi araştırır. Bulamazsa, durumu Muhtarlığa onaylatmak suretiyle saptar.(Teb.Y.28Md) Tebliği çıkaran kuruluşa bildirir. İlgili kuruluş adresi, kişinin mensubu olduğu kurumlardan Tapu, Muhtarlık, Nüfus, Vergi Dairesi, Belediye idaresinden araştırır. Buna rağmen, adres tespit edilemezse adres meçhul sayılarak ilanen tebligat kararı verilebilir.(Teb.Y46 Md) Özetlenen ilkeler, yasal ve yargısal uygulamalarla benimsenmiş öğretide de bu yönde görüşler ifade edilmiştir.(1.H.D 15.09.1998 6407/9124,HGK 20.09.1999 1-609/744,Baki Kuru HMU 2. Cilt S.1582-1583)Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen işlemler yapılmaksızın ve ilkeler gözardı edilerek sonuca gidilmiş olmasının doğru olduğu kabul edilemez. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 04.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.