MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/07/2012NUMARASI : 2008/343-2012/377Taraflar arasında görülen alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı alacak isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan anneleri Zekiye'nin dava konusu 372 parsel sayılı taşınmazdaki 67/1080'er payını davalılara satış yolu ile temlik ettiğini, daha sonra çekişmeli payların dava dışı kişilere satılıp devredildiğini, muris tarafından yapılan satış işleminin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek paylarına düşen satış bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı Kemal, ilk celsede davayı kabul ettiğini bildirmiş; davalı Hatice, mirasbırakan annesi ile babasına ait taşınmazları davacıların kendi üzerlerine geçirdiklerini, babalarından aldıkları vekaletnameyi kullanarak taşınmazlarla ilgili tasarruflarda bulunduklarını, kendisine miras malı kalmasını istemediklerini, dava konusu satış işleminin ise gerçek olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, muris tarafından davacılar Osman, Ünal ve Mitat'a da taşınmaz verildiği, murisin paylaştırma kastı ile hareket ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; tarafların ortak mirasbırakanı Z.. A..’ın 3.3.2007 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak eşi Osman ile çocukları Ali, Ünal, Kemal, Hatice ve (Mitat'tan olma) kızı Makbule ve oğlu Bekir'den olma torunları Mitat ve Sevil'in mirasçı olarak kaldıkları, davacı Osman'ın yargılama sırasında 20.10.2011 tarihinde öldüğü, muris Zekiye'nin 372 parsel sayılı taşınmazdaki 67/1080'er payını 10/8/2004 tarihli akitle davalılara 5.000,00-TL bedelle satış suretiyle devrettiği, davalı Hatice'nin bu payı 3/4/2006 tarihinde dava dışı Gülden'e, davalı Kemal'in ise payını aynı tarihte dava dışı Özlem'e satış yoluyla temlik ettikleri anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 311. maddesi hükmü gereğince; kabul kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında yapılabilir. Bu durumda davalı Kemal’in davayı kabul beyanı dikkate alınarak bu davalı bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.Davalı Hatice yönünden ise;Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir../..Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında, birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Öte yandan, mirasbırakan sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını mirasçıları arasında hoşgörü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa, mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde, mirasbırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ile değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak, paylaştırmanın mı yoksa mal kaçırma amacının mı üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur.Somut olaya gelince, tanıklar beyanlarında muris Zekiye'nin torunu Mitat'a da taşınmaz verdiğini söylemiş iseler de, murisin diğer mirasçılarına herhangi bir hak veya taşınmaz vermediği görülmektedir. Bu durumda, denkleştirmeden söz edilmesi mümkün değildir.Hal böyle olunca, davalı Kemal yönünden kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi; davalı Hatice aleyhine yöneltilen muvazaa iddiası bakımından yukarıda değinilen ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, toplanan ve toplanacak delillerin bu doğrultuda değerlendirilmesi, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.