Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6481 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 3862 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: VAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 22/02/2008NUMARASI: 2006/551-2008/88Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kadastro çalışmaları sırasında tapunun Nisan 1937 tarih ve 223 sıra numarasında kayıtlı taşınmazın bir kısmının 76 parsel olarak tespit gördüğünü ancak bir kısmının tescil harici olarak bırakıldığını ileri sürerek dayanak tapu kapsamında kalan tescil dışı taşınmazın adına tescili isteğinde bulunmuştur.Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu yerin 76 nolu parsele uygulanan tapu kaydı kapsamında kaldığı, ayrıca tapu kaydı kapsamında kalmazsa bile zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimiraporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, kadastroca tespit dışı bırakılan taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden, tapunun 1937 tarih 59 numarasında dava dışı kişiler adına kayıtlı taşınmazın kadastroca 76 parsel numarası ile yine dava dışı kişiler adına tespit ve tescilinin yapıldığı, tescili istenilen dava konusu tespit dışı taşınmazın da 76 numaralı parsele bitişik olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, bir subjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir.Bu nedenle , o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir.Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısı ile o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu( o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir.Somut olaya gelince; çekişmeli taşınmazın 76 nolu parsele uygulanan tapu kaydı kapsamında kaldığı benimsenerek sonuca gidilmiştir. Oysa anılan tapunun malikleri davacının babası ve diğer paydaşları olup, davacının babası henüz hayattadır ve tapulu taşınmazlarda intikallerin resmi şekilde yapılacağı da kuşkusuzdur. Tapu maliklerinin ve maliklerin mirasçılarının duruşmalar sırasındaki " dava konusu taşınmazı davacıya verdik" biçimindeki beyanlarına itibar edilemeyeceği gibi, hukuki değerini koruyan tapu kapsamındaki taşınmaz yönünden zilyetliğe değer verilemeyeceği de açıktır.Hal böyle olunca, tescil davasının tapu malikleri tarafından açılması gerektiği davacının dava açma sıfatına haiz olmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 8.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.