Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6470 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 3114 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/12/2011NUMARASI : 2007/185-2011/773Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kayden davacıya ait 6 nolu imar parselinin Gaziantep 4. Noterliği'nin 01.08.2005 tarih, 24183 yevmiye numaralı vekaletnamesi kullanılarak vekil M.A.tarafından 09.09.2005 tarihinde davalı Ş.'a, ondan da 20.09.2005 tarihinde akrabası olan davalı A.M.'ye satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.Davacı, satış işleminde kullanılan vekaletnamenin sahte olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davalıların iyiniyetli oldukları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Ne varki; dayanak vekaletnamenin sahte olduğu iddiasına dayalı eylemler sebebi ile vekil olarak devri gerçekleştiren M.A.hakkında cezalandırılması istemiyle Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/174 Esas sayılı dava açıldığı ve bu dosyanın yargılaması sırasında Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan 27.08.2009 tarihli rapor içeriğine göre; dava konusu taşınmazların devrine dayanak vekaletteki imzanın davacının eli ürünü olmadığının bildirildiği görülmektedir. O halde; sahtecilik iddiasının sabit olduğu, ilk el konumunda bulunmasından ötürü davalı Ş.'ın Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, diğer davalı A.'nin de, Ş.'ın yakın akrabası olması, vekilinin 20.10.2011 tarihli oturumda; çekişme konusu yeri yeğenine davalı A.nin aldığını ifade etmiş olması karşısında, bu davalının da durumu bilen ve bilmesi gereken konumunda bulunduğu, T.M.K.’nun 1024. maddesi kapsamında iyiniyetli sayılamayacağı ve sonuç itibariyle aynı Yasanın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı açıktır.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.