MAHKEMESİ : URLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/12/2007NUMARASI : 2005/221-2007/345Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 366 ada 11,12 ve 13 nolu parsellerin kadastro tespitinde Urla Belediyesi adına yol fazlası ve hizmet malı olarak tespit edildiğini, 11 ve 12 nolu parsellerin belediye adına tescil edilip 13 nolu parselin ise tescil edilmediğinden imar yasasının 18.maddesi uygulaması için malikinin belirlenmesi ve 3402 sayılı yasa ile 5272 sayılı yasa uyarınca 13 nolu parselin belediye adına tesciline karar verilmesi isteminde bulunmuştur.Davalı, taşınmazın imar planında konut alanı ve yol olarak gösterildiği ve özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazda belediye hizmet alanı ve yol fazlası olarak herhangi bir alanın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.-KARAR-Dava,tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; özellikle Tapu Sicil Müdürlüğünün yazısı ile aynı yer için dava dışı kişinin açmış olduğu tescil davasında elde edilen bilirkişi raporundan çekişme konusu yerin kadastrosunun yapılarak geometrik durumunun belirlendiği ve sicile de 13 nolu parsel olarak yansıtılmakla beraber malik hanesinin açık bırakıldığının bildirildiği görülmektedir.Bilindiği üzere,geometrik durumu belirlenerek parsel numarası verilen ve malik hanesi açık bırakılan taşınmazların 3402 Sayılı Yasanın 30.madde hükmü uyarınca gerçek maliklerinin ve hak sahiplerinin mahkemece re'sen yapılacak araştırma ile belirleneceği tartışmasızdır.O halde,çekişme konusu taşınmazın kayden malik hanesinin açık olduğu gözetilmek suretiyle yukarıda değinildiği üzere gerçek hak sahibinin araştırılarak sicil kaydını oluşturma görevinin aynı yasanın 10.madde delaletiyle 25. madde hükmü uyarınca kadastro mahkemesine ait olduğunda kuşku bulunmamaktadır.Hal böyle olunca,davanın görev nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere işin esası bakımından hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,26.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.