MAHKEMESİ : BEYKOZ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/11/2013NUMARASI : 2013/476-2013/621Taraflar arasındaki davadan dolayı Beykoz 2. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 18.11.2013 gün ve 2013/476 esas 2013/621 karar sayılı hükmün kısmen onama kısmen süreden reddine ilişkin olan 13.05.2014 gün ve 6206-9794 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkin olup, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraflarca temyizi üzerine, Dairece; ''.. Davacının temyiz isteğinin süreden reddine, davalı Hüseyin'in temyiz itirazlarının yerinde olmadığı belirtilmek suretiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiş, davalı karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki; Davacının temyiz isteğinin süreden reddine ilişkin Dairenin 13.05.2014 tarih ve 2014/6206 Esas, 2014/9794 sayılı kararında bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Davacı, paydaşı olduğu 494 ada 25 parsel sayılı taşınmazı eskiden beri davalı paydaşın kullandığını ileri sürerek, 01.05.2005 tarihinden dava tarihine kadar fazlaya ilişkin hakkı saklı kalarak şimdilik 6.500.-TL ecrimisilin kademeli faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ecrimisil miktarını ıslahla 21.560,64.-TL'ye yükseltmiştir. Davalı, davacının payına karşılık davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan binanın zemin katındaki bahçe tarafına bakan 2 nolu dairenin 1997 yılından beri davacı adına boş bırakıldığını, bu bölümden herhangi bir şekilde yararlanmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazı davalının kiraya vermek suretiyle kullandığı ecrimisil ödemesi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir../..Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; bahçeli kargir ev vasıflı davaya konu 494 ada 25 parsel sayılı taşınmazın 2844/22751 payının davacı adına, 14931/22752 payının davalı adına, 4977/22751 payının ise dava dışı H.. E.. K.. Ö.. adına kayıtlı olduğu, tapu sicil kaydında dava dışı paydaşın hissesinde davalı yararına sükna hakkı mecut olduğuna dair 27.04.2006 tarihli şerh bulunduğu, davacının noter kanalı ile davalı tarafa 04.10.2000 tarihinde ihtarname keşide ederek payına karşılık 01.10.1995-31.10.2000 tarihleri arası için ecrimisil talebinde bulunduğu, ancak eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıtlardan, yasal olarak arşivde saklama süresinin dolması sebebi ile evrak aslının imha edilmiş olmasından dolayı anılan ihtarnamenin davalı tarafa tebliğine ilişkin kayıtların bulunmadığının ilgili noterlikçe bildirildiği evrak arasına sunulan yazılı kira sözleşmelerinden; davalının, dava konusu parseldeki binanın üst kat birbirine bitişik 5 ve 6 nolu dairelerini 04.07.2010 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesi ile, 5 yıllığına dava dışı G.. Ö..'e, apartmanın sokak yönüne bakan 3 nolu bölümünü ise 01.11.2007 balngıç tarihli yazılı kira sözleşmesi ile 1 yıllığına dava dışı D.. T.. Ç..'a kiraya verdiği görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. ../...Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Somut olaya gelince; mahallinde yapılan uygulama neticesinde teknik bilirkişiler F.. A.. ile E.. D..'in 28.06.2011 tarihli raporlarında açıkça; ecrimisile konu 494 ada 25 nolu parsel üzerinde yarım bodrum kat, zemin kat ve 1 normal kat olmak üzere toplam üç kattan meydana gelen çatılı bina bulunduğunu, her katta birbirine simetrik iki daire olmak üzere toplam 6 daire olduğunu, normal kattaki iki dairenin birleştirildiğini ve zemin ile normal kattaki dairelerin iskan edildiğini, yarım bodrum kattaki dairelerin ise kullanılmadığını ve bakımsız durumda olduğunu bildirdikleri görülmektedir.O halde, dava konusu taşınmazdaki yarım bodrum katındaki dairelerin davalı tarafça tasarruf edilmediği, kimsenin ilgilenmemesi sebebi ile bakımsız durumda olduğu, tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşmadığı taşınmazda davacının payına karşılık anılan kısımları kullanabileceği, diğer bir söyleyişle, dava konusu taşınmazda davacının payına karşılık kullanabileceği bölümlerin bulunduğu açıktır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.Anılan bu husus, davalının karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalının karar düzeltme isteğinin HUMK'nun 440. maddesi uyarınca kabulüyle, Dairenin 13.05.2014 tarihli, 2014/6206 Esas, 2014/9794 Karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, Mahkemenin 18.11.2013 günlü, 2013/476 Esas, 2013/621 Karar sayılı kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.