MAHKEMESİ : ÇANAKKALE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/11/2013NUMARASI : 2012/376-2013/320Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise tenkis davası sonunda, yerel mahkemece, tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. ..'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise tenkis isteğine ilişkindir. Davacılar, miras bırakanları S.. G..'in kat irtifakı kurulu 529 ada 111 parseldeki 1 nolu meskeni satın aldıktan bir gün sonra çıplak mülkiyetini 14.12.2011 tarihinde davalıya satış göstermek suretiyle devrettiğini, kısa bir süre sonra da davalı ile evlendiğini, murisin kendisinden genç olan davalı ile evlenebilmek amacıyla taşınmazı gerçekte bedelsiz olarak aktardığını, temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve taraflar adına tescile, aksi halde tenkise karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, mirasbırakanın serbest iradesi ile taşınmazı sattığını, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini istemiş, yargılama sırasında da bağış olduğunun kabul edilmesi halinde de sözleşmenin mehr sözleşmesi olarak kabul edilmesi gerektiğini bildirmiştir. Mahkemece, mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazın çıplak mülkiyetini davalı ile evlenebilmek amacıyla davalıya devretmesinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, mirasbırakan S.. G..'in 13.12.2011 tarihinde satış suretiyle edindiği davaya konu 1 nolu meskenin intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 14.12.2011 tarihinde davalıya satış suretiyle devrettiği ve aynı gün de davalı ile evlendiği, 1931 doğumlu olan murisin 07.06.2012 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak ilk eşinden olma çocukları olan davacılar ile ikinci eşi olan davalının kaldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. ./..Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanununun 237. (Borçlar Kanununun 213.) ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; miras bırakanın kendisinden 15 yaş küçük olan davalı ile evlenebilmek amacıyla dava konusu taşınmazın çıplak mülkiyetini davalıya devrettiği, aynı gün de davalı ile evlendiği, esasen bu durumun davacılar ile mahkemenin de kabulünde olduğu, o halde, miras bırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla değil, kendisinden küçük olan davalı ile evlenmek amacıyla temliki yaptığının kabulü gerektiği, bu durumda, somut olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı açıktır. Öte yandan tenkis koşullarının oluştuğundan da sözedilemez.Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.