Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6420 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 3588 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ: EDREMİT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 21/11/2007NUMARASI: 2005/650-2007/662Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları babaları H.’in, adına kayıtlı olan 3461 parsel sayılı taşınmazını ikinci eşi olan davalıya mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek, tapunun iptali ile adına tescilini,olmazsa tenkisini istemişlerdir.Davalı, satışın gerçek olduğunu bildirerek,davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, yapılan temlikin mal kaçırmak amacıyla,muvazaalı olmadığı ve mahfuz hisseyi ihlal kastı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal, tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 3461 parsel sayılı taşınmazın tarafların miras bırakanı H.tarafından 19.10.2001 tarihli akit ile 2.eşi olan davalıya satış yolu ile çıplak mülkiyetinin temlik edildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Öte yandan miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını,mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı? yoksa mal kaçırma amacın mı? üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur.Somut olaya gelince; taşınmazın satış aktinde gösterilen bedel ile keşfen belirlenen gerçek değeri arasında aşırı oransızlık bulunduğu, murisin mal satmaya ihtiyacının olmadığı tarafların ve mahkemenin kabulündedir. Davalı, taşınmazın bedelini, yurt dışındaki bir taşınmazını satarak ödediğini savunmuş ise de, bu husus kanıtlanmamıştır. Kaldı ki, davalının alım gücünün bulunduğu kabul edilse de, bu tek başına yapılan satışın gerçek olduğunun delilini oluşturamaz.Yukarıda açıklanan tüm ilkeler ve dosya kapsamı dikkate alındığında murisin terekeden mal kaçırmak amacıyla nizalı taşınmazın çıplak mülkiyetini davalıya devrettiği kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın reddedilmiş olması doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazının incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.