Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6417 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16433 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı şirket temsilcisi, davacı şirket adına kayıtlı çekişme konusu 12705 parsel sayılı (yeni 12589 ada 4 parsel sayılı) taşınmazı davalı bankanın davacı şirket ortaklarının kefil olduğu bir borç nedeniyle başlattığı icra takibi sonucu ihaleden temellük ettiğini, şirketin kefil olduğu bir borç bulunmadığı için satışın yok hükmünde olduğunu, şirketin icra takibinin tarafı olmadığını ileri sürerek davalı adına olan kaydın iptali ile davacı şirket adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı Vekili, davalı Bankanın alacaklı olduğu 10. İcra Müdürlüğünün 2002/3050 sayılı icra dosyasında dava konusu taşınmaza haciz konulduğunu, kendilerine ödeme yapılmadığından taşınmazın satışa karar verildiğini ve ihale sonucu alacağa mahsuben taşınmazın temellük edildiğini, davacının bilahare ihalenin feshi davası açtığını, yargılama sonunda ihalenin feshine karar verildiğini, ancak Yargıtay aşamasında davacının davasından feragat ettiğini ve bu nedenle eldeki davanın dinlenmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, ihalenin feshi davasını açan ...temsilcisi ...'ın şikayeti üzerine ihale feshedilmişken, temyiz aşamasında davasından feragat etmesi nedeniyle ihalenin kesinleştiği ve bu nedenle 4721 sayılı TMK'nun 2. maddesi gereğince davacının eldeki davayı açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava dışı ..... ile davalı ... .... arasında 21.10.1998 tarihinde işletme kredisi sözleşmesinin düzenlendiği, .. anılan sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıkları, adı geçenlerin ayrıca davacı ... .. Şirketi'nin ortakları olduğu, 13.02.2002 tarihinde davalı bankanın, dava dışı .... karşı 10. İcra Dairesinin 2002/3050 sayılı dosyasında ilamsız takip başlattığı ve çekişme konusu eldeki davacı şirket adına kayıtlı 12705 parsel sayılı (yeni 12589 ada 4 parsel sayılı) taşınmaz kaydına haciz şerhi konulduğu ve 4. İcra Müdürlüğünün 2002/449 Talimat sayılı dosyasında 21.08.2008 tarihinde taşınmazın ihale sonucu alacağına mahsuben davalı bankaya satıldığı, davacı şirket ortağı ve takip borçlusu olan ... tarafından 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/842 Esas sayılı dosyasında yapılan tebligatların usulsüz olduğu gerekçesiyle ihalenin feshi davası açıldığı, yargılama sonunda davanın kabulüne ve ihalenin feshine karar verildiği, ancak temyiz aşamasında davacının davasından feragat ettiği ve bu nedenle feragat nedeniyle davanın reddedildiği, anılan kararın 02.02.2010 tarihinde kesinleştiği, davacının eldeki davada davacı şirket ortaklarının şahsi borcu nedeniyle şirkete ait taşınmazın yapılan takip sonucu davalı bankaya ihale edilmiş olmasının yolsuz olduğundan bahisle iptal ve tescile karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, İcra İflas Kanunu'nun 134. maddesi hükmü çerçevesinde ihalenin usulsüzlüğünden bahisle feshi istenebileceği gibi, ihale sonucu edinilen mülkiyete dayalı tescilin yolsuz olduğu ileri sürülerek tapu iptal ve tescil davası açılmasına da yasal engel yoktur.Hal böyle olunca, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.Davacı vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.