Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6398 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 5746 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: KOCAELİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 25/07/2007NUMARASI: 2006/47-2007/317Taraflar arasındaki davadan dolayı Kocaeli 4. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 25.07.2007 gün ve 47-317 sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 27.11.2008 gün ve 11141-12486 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı ..... Depoculuk ve Taş. Tic. A.Ş. ve Yeniköy Belediye Başkanlığı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicilin kütükten terkini isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın belirlenen kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kalan bölümleri yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiş ve Dairece, hükmün onanmasına karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 1980 yılında yapılıp, 07.06.1986, 31.03.1980 ve 25.05.1990 tarihlerinde kesinleştiği, davanın ise 28.12.2005 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Her nekadar, çekişmeli taşınmazların kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümlerinin devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen "bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmasızın uygulanır" ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davaların açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir.Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarih, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan, yürürlüğe konulan hükümler kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan ve re'sen gözetilmesi gerektiğinden somut olayda, aleyhe bozma yasağı ilkesinin de uygulanma yeri bulunmadığı izahtan varestedir.Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetilerek davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.O halde davalıların, karar düzeltme isteği yerindedir. HUMK.'nun 440.maddesi gereğince kabulüyle Dairenin 27.11.2008 tarih 2008/11141 esas 12486 karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenden ötürü BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.