Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 638 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13736 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Davacı, mirasbırakan babası ...'un, 144 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağumsız bölümünü 13.04.2004 tarihinde davalı damadına satış göstermek suretiyle devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiş, taşınmazın yargılama sırasında dava dışı 3.kişiye satılması üzerine HMK 125. maddesi gereği davasını tazminat davasına dönüştürerek 10.000-TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı, satışın gerçek olduğunu murisin taşınmaz satın alarak tüm çocukları adına tescilini sağladığını belirtip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden mirasbırakan ...'un'un çekişme konusu 144 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümünü 13.04.2004 tarihinde davalı damadına tapuda satış göstermek suretiyle temlik ettiği, murisin ölümüyle geriye mirasçı olarak dava dışı eşi Nebiye ile davacı oğlu ve dava dışı çocukları ..., ..., ..., ... ve ...'in kaldığı, davalının .... ile evli olduğu anlaşilmaktadır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya yukarıdaki ilkeler ışığında bakıldığında; temlikin bedelsiz yapıldığı sabit ise de mahkemece dinlenen tanıkların ortak beyanlarından, mirasbırakanın temlikteki gerçek amacının diğer mirasçılardan mal kaçırmak olmayıp 2. evliliğini davalı ile yapmış olan dava dışı kızı ....'in evliliğinin devam etmesini sağlamak olduğu sonucuna varılmaktadır.Bu durumda murisin temlikteki gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olduğu dolayısı ile temlikin muvazaalı yapıldığı söylenemez.Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.