Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6365 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 2844 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ: İZMİR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 20/12/2012NUMARASI: 2012/42-2012/509Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve temliken tescil davası sonunda, yerel mahkemece temliken tescil isteminin kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım karşı dava temliken tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, savunma yoluyla getirilen temliken tescil talebinin kabulü ile elatılan 38,82 m2'lik kısmın davalılar adına tesciline 9.705,00 TL bedelin davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Mahkemece daha önce verilen karar Dairemizin 11/07/2011 Tarih ve 2011/3410-8090 Esas ve Karar sayılı ilamı ile “...davalılar tarafından binanın inşaatından önce kadastro müdürlüğüne başvurarak aplikasyon yaptırdıkları ve ölçüm sonucu belirlenen duruma göre inşaata başladıkları, belediye tarafından yapılan zemin etüt raporunda da davalıların ölçümlere uygun olarak inşaata başladıklarının tespit edildiği belirlenerek, davalıların TMK.'nun 725. maddesi anlamında iyiniyetli olduklarının kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak mahkemece bozma sonrası yapılan keşif ve uygulamada yalnızca binanın taşkın olan bölümünün değerinin zemin değerinden yüksek olduğu gözetilerek yıkımın aşırı zarar doğuracağı sonucuna varıldığı, öte yandan ifrazın mümkün bulunduğu keyfiyetinin encümen kararına dayalı olup olmadığının anlaşılamadığı, nizalı bölümün yıkılması halinde davalı binasının kadastral parsel üzerindeki konumunun imara uygun olup olmadığı, diğer bir değişle bu durumda korunması gerekip gerekmediğinin tartışılmadığı ifraz ve tevhit işlemi yapıldığı takdirde davacının taşınmazında kalan bölümünde değer düşüklüğü oluşup oluşmadığının göz önüne alınmadığı, kabule göre de; yeterli emsal aştırması yapılmadan ve taşınmazın nitelikleri gözetilmeden değer belirlenmesinin de doğru olmadığı” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak, temliken tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.Ne var ki; mahkemece bozma ilamının gereğinin eksiksiz olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.Bilindiği üzere, bozmaya uyulmuş olmakla bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunlu olup, bu durum usuli kazanılmış hakkın bir gereğidir.Somut olayda, bozma ilamının gereği olarak nizalı bölümün yıkılması halinde davalı binasının kadastral parsel üzerindeki konumunun imara uygun olup olmadığı, diğer bir değişle bu durumda korunması gerekip gerekmediği tartışılmadığı gibi ifraz ve tevhit işlemi yapıldığı takdirde davacının taşınmazında kalan bölümün imara uygun olup olmadığı ve taşınmazda değer düşüklüğü oluşup oluşmadığı araştırılmamış yeterli emsal aştırması ve taşınmazın nitelikleri gözetilmeden değer belirlemesi yapılmış olması da doğru değildir.Hal böyle olunca, Dairenin bir önceki bozma kararında değinilen ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.4.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.