MAHKEMESİ : MENDERES ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/12/2011NUMARASI : 2011/417-2011/993Yanlar arasında görülen asıl ve birleşen tapu iptal tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..raporu okundu,açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava; inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece;derdestlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği, toplanan deliller, özellikle dava dilekçesi içeriğinden; davacı T. S.'nın dava dışı A. S.'dan aldığı 10.000,0.-TL borca karşılık oğlu olan diğer davacı İ. S..'nın kayden maliki olduğu 2303 parsel sayılı taşınmazın alacaklı A. S..'a tapuda satış gibi göstermek suretiyle temlik edildiği, aynı tarihli tanıklar huzurunda hazırlanan protokolle "teminat olmak üzere taşınmazın devredildiğinin, borcun ödenmesi halinde taşınmazın iade edileceğinin" kararlaştırıldığı, ancak anılan taşınmazın sırasıyla 13.04.2011 tarihli satış akdi ile davalı A. A..'ya onunda 01.06.2011 tarihinde birleşen davanın davalısı N. S.'e satış yoluyla temlik edildiği anlaşılmaktadır.Davacıların; inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemi ile davalılar A. S..ve A. A..aleyhine 06.06.2011 tarihli, Menderes Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/417 Esasına kayıtlı eldeki davayı açtıkları, dava açılmadan önce taşınmazın N. S..'e devredildiğinin saptanması karşısında da A.S.., A. A.. yanısıra N. S..'in de davalı olarak gösterildiği aynı mahkemenin 2011/421 Esasına kayıtlı 07.06.2011 tarihli ikinci davayı açtıkları, ikinci davanın ilk celsesinde davacılar vekilinin birleştirme talebinde bulunduğu, mahkemenin ise ilk açılan eldeki dava dosyası bakımından "derdestlik gerekçesiyle davanın reddine" karar verildiği görülmektedir.Hemen belirtmek gerekir ki, aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte (derdest) ise, aynı konunun (uyuşmazlığın) yeni bir dava konusu yapılması mümkün değildir (olumsuz dava şartı) . Çünkü aynı konuda iki dava açılmasında davacının hukuken korunmaya değer bir menfaati olmadığı gibi çelişik kararlar çıkması olasılığı karşısında da benimsenemeyeceği kuşkusuzdur. Açıklanan nedenden ötürü 1086 sayılı HUMK'nun 187/4. maddesinde ilk itiraz olarak nitelenen ve bu nedenle da eleştirilen bu müessese, 6100 sayılı HMK'nun 114/1-ı maddesi hükmü ile dava şartı olarak düzenlenmiştir. Bu durumda davanın açılması ile derdestlik durumunun doğacağı, derdest olan davanın yeniden açılamayacağı, derdestlik durumunun dava şartı olduğu açıktır.Öteyandan 6100 sayılı HMK'nun 115. maddenin 1. fıkrasında; dava şartının mevcut olup/olmadığı hususunun mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırabileceği gibi tarafların da davanın her aşamasında dava şartı yokluğunu ileri sürebilecekleri düzenlenirken, aynı maddenin 2. fıkrasında da; iki davanın taraflarının, dava konularının ve dava sebeplerinin aynı olduğu kanısına varılması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği hükmüne yer verilmiştir.Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; davcılar İ.. ve T. S.tarafından A.S.. ve A. A.aleyhine M.. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 06/06/2011 tarih, 2011/417 Esas sayılı dava dosyasının, davalılar A.S.., A.. A.. yanısıra son kayıt maliki N. S..'i de kapsayacak şekilde 07/06/2011 tarihinde aynı Mahkemenin 2011/421 Esasına kayıtlı dava dosyasından daha önce açıldığı, dolayısıyla eldeki 2011/417 Esas sayılı dava dosyası bakımından derdestlik gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, eldeki 2011/417 Esas sayılı dava dosyasında dava şartlarından olan derdestlik koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek ikinci açılan 2011/421 Esas sayılı dava dosyasının eldeki dava ile birleştirilmesi, işin esasının incelenmesi, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.Davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.1.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.