Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6355 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 7210 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: ADANA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 18/03/2010NUMARASI: 2009/297-2010/175Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, tapuya dayalı tescil isteğine ilişkin olup mahkemece, " yol " olarak terkin edilen çekişmeli yere ilişkin 14.5.1997 tarih 2192 sayılı Encümen Kararının halen hukuki geçerliliğini koruduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, gerçekten de 3194 sayılı Yasanın 18. 2981/3290 Sayılı Yasanın 10/C maddesi hükümleri uyarınca 5393 sayılı Yasanın 34. Maddesi hükmüne göre, tesis edilen şuyulandırma kararlarının kamu düzenine ilişkin olacağında kuşku yoktur. Somut olayda da, 2. Defa yapılan 9.5.1996 tarih, 1880 sayılı imar işleminin kamusal tasarruf niteliğinde bulunduğu açıktır. Ne var ki, anılan bu işlem Adana 1. İdare Mahkemesinin 2005 /1317 E. 2006/582 K. Sayılı dosyasında davacıların açmış olduğu dava neticesinde kabulle sonuçlanarak derecaattan geçmek suretiyle kesinleşen kararla iptal edilmiştir. O halde, davacıların payına ilişkin yola kalbedilme yönündeki kamusal tasarrufun iptali neticesinde eski mülkiyet durumuna dönülmesi gerekeceği tartışmasızdır. Her ne kadar, imar şuyulandırma işlemi iptal edilmesine karşın Belediye Encümeninin 14.5.1997 tarih, 2192 sayılı "bazı parsellerdeki isim ve baba adlarındaki yanlışlıkların düzeltilmesine" dair aldığı kararda tekrar davacıların payının yola terkin edilmesi şeklinde karar tesis edilmişse de bu kararın kamusal bir tasarrufa ilişkin olmadığı, bir başka ifadeyle davacıların mülkiyet hakkını ortadan kaldıracak şekilde hukuki dayanağı bulunmayan kararların kamu düzenine ilişkin bulunmaması nedeniyle böylesi bir işleme herhangi bir yargısal denetime tabi tutulmasına gerek görülmeksizin hukuki sonuç bağlanamayacağı açıktır. Nitekim gerek öğretide, gerekse Yargısal uygulamalarda da anılan bu ilke duraksamaya yer bırakmayacak şekilde kabul edilmiştir.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.5.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.