MAHKEMESİ : KONYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/11/2011NUMARASI : 2009/318-2011/586Taraflar arasındaki davadan dolayı Konya 4. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 22.11.2011 gün ve 2009/318 Esas - 2011/586 Karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 08.07.2014 gün ve 12337-13013 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı-birleştirilen davanın davacısı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, ecrimisil, birleşen dava ise tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile; 44 parsel sayılı taşınmazdaki yapının ikinci kat ve çatı katının mülkiyetinin davalı-birleşen dosya davacısı Yaşar’a ait olduğunun tespitine, tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı-birleşen dosya davalısı Kemal vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece, özetle " mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı" gerekçesiyle bozulmuş. davacılar karar düzeltme isteğinde bulunmuşlardır.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı-birleşen dosya davalısı Kemal adına tapuda kayıtlı kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulu olmayan çekişmeli 3911 ada 44 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmaz üzerinde giriş, 2 normal ve çatı katından ibaret 4 katlı yapı bulunduğu, davacı Kemal’in, çekişmeli taşınmazdaki yapının 3. ve 4. katlarının devri konusunda 17.7.2008 tarihinde yapılan ön anlaşmadaki bedeli davalı Yaşar'ın ödemediğini, bu nedenle devrin gerçekleşmediğini ileri sürerek, 3. ve 4. katlara vaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini talep ettiği, davalı Yaşar'ın ise, Kemal aleyhine açtığı eldeki dava ile birleştirilen davada; çekişme konusu taşınmaz ve üzerindeki yapı bedelinin kendisi tarafından karşılandığı, ortağı olduğu Y.. T.. İç ve Dış Ticaret Ltd.Şti.’ndeki ortaklıklarını bitirmek konusunda anlaştıklarını ve aralarında yaptıkları protokol uyarınca taşınmazın % 50 hissesinin bedelsiz olarak kendisine devrinin kararlaştırıldığını, ancak davalının protokol hükümlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazdaki bina ve arsa payının ½ oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır. ./..Bilindiği üzere, TMK'nın 706. Borçlar Kanunu’nun 213. TBK ( 237. ) ve 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri hükmü uyarınca da tapu siciline kayıtlı taşınmazların resmi şekilde yapılmayan temliklerine hukuken değer verilemeyeceği kuşkusuzdur. Öte yandan, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhtesatların mülkiyeti, arzın mülkiyetine tabidir ve çifte mülkiyet durumu benimsenmemiştir. Muhtesatın aidiyetinin tespiti davaları ise, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda verilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmadığından, bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Birleşen davanın davacısı Yaşar’ın talebi tapu iptal ve tescile yönelik olup, mülkiyetin aidiyetinin tespitine ilişkin bir talebinin bulunmadığı, kaldı ki, taraflar arasında derdest ortaklığın giderilmesi davası ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığından böyle bir talepte bulunmasın da hukuki yararı olmadığı gibi, 6100 sayılı HMK’nun 106. maddesinin uygulanma koşullarının varlığı da söylenemez. Bu durumda, mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi yönündeki bozma kararında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı- birleşen davanın davacı Yaşar'ın bu yönlere değinen karar düzeltme isteği yerinde değildir, reddine.Ancak, taraflar arasında düzenlenen 17.7.2008 tarihli anlaşma başlıklı belge içeriğine göre, dava konusu 44 parsel sayılı taşınmazdaki yapının 3 ve 4. katlarının davalı yaşar'a haricen satışının yapıldığı görülmektedir. Bilindiği üzere; tapuda kayıtlı olan bir taşınmazın resmi olarak yapılmayan satışına değer verilemez isede, haricen satın alma olgusunun satın alan bakımından, TMK’nın 994. maddesi ve 10.07.1940 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bedelden kaynaklanan kişisel hak sağlayacağı açıktır. Bu durum da, bedel ödenmedikçe taşınmazı haricen satın alanın taşınmazdan tahliye edilmesi istenemez. Başka bir ifade ile değinilen kişisel hakkın kural olarak satın alan yararına taşınmazı kullanma bakımından hapis hakkı sağlayacağı kuşkusuzdur. Öte yandan, ecrimisil kötüniyetli zilyedin malike ödemekle yükümlü olduğu bir nevi haksız işgal tazminatıdır.O halde, mahkemece, somut olguların bu ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi, davalı Yaşar'ın harici satış bedeli olarak davacıya ödemede bulunup bulunmadığının saptanması, buna göre, el atmanın önlenmesi isteği yönünden hapis hakkı tanınması gerekip gerekmediğinin ve ecrimisil koşullarının oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturulması, hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlarında gözetilmemesi doğru değildir. Anılan bu husus, davalı birleşen davanın davacısı Yaşar vekilinin karar düzeltme isteği sonucu yeniden yapılan inceleme neticesinde anlaşıldığından, bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin HUMK’nun 440 maddesi gereğince kabulüne, Dairenin 08.07.2014 tarih 2013/12337 Esas, 2014/13013 Karar sayılı bozma kararı, yukarıda açıklanan gerekçede eklenmek suretiyle bu şekilde değiştirilerek, yerel mahkemenin 22.11.2011 tarih, 2009/318 Esas, 2011/586 Karar sayılı kararının açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.